BASUR HEMEROİD KISA SÜREDE TAMAMEN GEÇİYOR
Basur kanaması basur sancıları artık szin için kabus olmasın arayın bizi bitkisel kürlerimizden faydalanaın ve kısa sürede kurtulun.
Son bağırsakta bulunan siyah kan damarlarının genişleme, şişme ve kanamalarına; halk arasında basur, tıp dilinde hemoroid denir.
Başka bir hastalığın da belirtisi olabilir. Kabızlık, hamilelik, şişmanlık, soğuk yerlerde fazla oturma, alkol alışkanlığı ve son bağırsaklardaki bazı hastalıklar, basura neden olur. basurlar iç ve dış olmak üzere ikiye ayrılır. İç basur; makatın içinde meydana gelen basurlara verilen isimdir. Dış basur; makatın dışında, küçük, yuvarlak, eflatuni renkte tümörlerdir. Tedavide ilk şart, kabızlığı gidermektir.
anus kaşıntısı
Anus (şerç); yani sindirim kanalının doğrubağırsak denilen son kısmındaki çıkış deliği veya çevresinde (oturak yerinde) görülen kaşıntıların nedeni çeşitlidir. Bunlar arasında; kılkurtları, sümüksü akıntı, basur, çatlak, ishal veya kabızlık, egzama (mayasıl), sinir bozukluğu veya yeteri kadar temizliğe dikkat edilmemesi sayılabilir.
26 Kasım 2013 Salı
BASUR BİTKİSEL TEDAVİ
Etiketler:
basur,
BİTKİSEL,
Hastalıklar,
Sağlık,
Şifalı Bitkiler,
tedavi
21 Kasım 2013 Perşembe
HABBULLEZİZ – CYPERUS ESCULENTUS
Diğer İsimleri: Tatlı Yer Bademi, Abdülleziz
Kullanılan Kısımları: Yumruları
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Gıda olarak kullanılır. Göğüs yumuşatıcı, hafif müshil, cinsi arzuyu artırıcı, erkek cinsiyet organını güçlendirir, meniyi çoğaltır, baş ağrısında, idrar yolları hastalıklarında, şişmanlatıcı, safra kesesi hastalıkları ve egzamaya karşı kullanılır.
Kalça kemiği ağrısında sıkılarak elde edilen suyu balla karıştırılıp içilirse faydalı olur.
Kullanılan Kısımları: Yumruları
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Gıda olarak kullanılır. Göğüs yumuşatıcı, hafif müshil, cinsi arzuyu artırıcı, erkek cinsiyet organını güçlendirir, meniyi çoğaltır, baş ağrısında, idrar yolları hastalıklarında, şişmanlatıcı, safra kesesi hastalıkları ve egzamaya karşı kullanılır.
Kalça kemiği ağrısında sıkılarak elde edilen suyu balla karıştırılıp içilirse faydalı olur.
Etiketler:
baş ağrısında,
cinsi arzuyu artırıcı,
erkek cinsiyet organını güçlendirir,
Göğüs Yumuşatıcı,
H ile Başlayan Şifalı Bitkiler,
Habbulleziz Otu,
meniyi çoğaltır,
Şifalı Bitkiler
Güzel Avrat Otu Yaprağı
GÜZEL AVRAT OTU YAPRAĞI – ATROPA BELLADONA
Diğer İsimleri : Binbelik — Deli Otu
Kullanılan Kısımları: Yaprakları, kökü, filiz uçları
Toplama Zamanı : Kökler bitki çiçek açmadan evvel tomurcukta iken, 2 veya 3 yıllık kökler çıkarılır. Yapraklar çiçekli iken (Haziran-Eylül) aylarında toplanır.
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Ağrı kesici, spazm giderici, ter, süt ve mide ifrazatını azaltıcı, astım nöbetlerini durdurucu etkileri vardır.
gastritte, idrar enkontinansında spermatorede, kurşun zehirlenmelerinde, spazmodik kabızlıkta, vasıta tutmasında, basurda meni-ere sendromunda, (baş dönmesi, bulantı, kusma, çınlama ve sağırlık belirtileri olan iç kulak fonksiyon bozukluğuna bağlı bir hastalık), veremlilerin fazla terlemelerini kesmek için.
Parkinson tedavisinde, sinir, guatr, trikotoksi-kozlar vs hastalıkların tedavisinde, bazı kalp hastalıklarında, Katarakt, bronşitlerde, sinirsel rahatsızlıklarda, düşük tansiyonda, sakinleştirici olarak öksürükte kullanılır.
Kullanılışı: Güzel avrat otu yaprakları toz haline getirilir, günde 0,15 – 0,20 gr içilir. Kökleri uyku hastalığından ileri gelen hastalıkların tedavisinde kullanılır. Zehirli bir bitkidir. 1 gr büyük bir insanı öldürmeye kafi gelir. Tohumundan 10 adedini yemekte ölüme sebep olur.
Diğer İsimleri : Binbelik — Deli Otu
Kullanılan Kısımları: Yaprakları, kökü, filiz uçları
Toplama Zamanı : Kökler bitki çiçek açmadan evvel tomurcukta iken, 2 veya 3 yıllık kökler çıkarılır. Yapraklar çiçekli iken (Haziran-Eylül) aylarında toplanır.
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Ağrı kesici, spazm giderici, ter, süt ve mide ifrazatını azaltıcı, astım nöbetlerini durdurucu etkileri vardır.
gastritte, idrar enkontinansında spermatorede, kurşun zehirlenmelerinde, spazmodik kabızlıkta, vasıta tutmasında, basurda meni-ere sendromunda, (baş dönmesi, bulantı, kusma, çınlama ve sağırlık belirtileri olan iç kulak fonksiyon bozukluğuna bağlı bir hastalık), veremlilerin fazla terlemelerini kesmek için.
Kullanılışı: Güzel avrat otu yaprakları toz haline getirilir, günde 0,15 – 0,20 gr içilir. Kökleri uyku hastalığından ileri gelen hastalıkların tedavisinde kullanılır. Zehirli bir bitkidir. 1 gr büyük bir insanı öldürmeye kafi gelir. Tohumundan 10 adedini yemekte ölüme sebep olur.
Güvercin Kökü Otu, Güvey Feneri Tohumu
GÜVERCİN KÖKÜ – JATRORR HİZA PALMATA
Kullanılan Kısımları: Kökleri
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: İştah açıcı ve ishal kesici etkilere sahiptir. Bilhassa dizanteriye karşı kullanılır.
Dispepsi de, hastalık sonrası nekahat döneminde, gebelik kusmalarında, hazmettirici, mideyi güçlendirici olarak faydalıdır.
Kullanılışı: 1 bardak suya, 4-10 gr ufalanmış kök konur 5-10 dk kaynatılır, günde 2-3 bardak içilir.
Kökler toz haline getirilir, günde birkaç defa 0.5-1 gr hap halinde içilir.
GÜVEY FENERİ TOHUMU – PHYSALİS ALKEKENGİ
Diğer İsimleri: Fener Çiçeği, Kambil Otu,
Kullanılan Kısımları : Meyveleri ve bitkinin tamamı
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Fevkalade bir idrar artırıcıdır, ateş düşürücü, ağrı dindiricidir.
Yatıştırıcı ve terleticidir. Akciğer iltihabında, idrar yolları iltihabında, böbrek ve mesane yaralarında faydalıdır, böbrek taşlarının düşürülmesinde yardımcı olur. Üreyi atar.
Sarılıkta ve istikada (vücudun su toplamasında) faydalıdır. Nefes darlığında (Astımda) nöbetleri yatıştırıcı olarak kullanılır.
Kullanılışı: 1 bardak suya, 10 gr meyve konur, 10 dk kaynatılır, günde 2 bardak içilir.
Zayıflamak için 1 kilo kaynar suya, 20 gr ufalanmış bitki konur, 30 dk bekletilir, 1 günde tüketilir.
Haricen Kullanılışı: Taze bitki sıkılır, suyu yaraların tedavisinde yaralara sürülür, kulak iltihabında kulağa damlatılır.
Tohum: 0.6-0.7 mgr aynı nisbette çörekotu ile toz haline getirilir, menekşe yağı ile karıştırılıp buruna çekilirse sara‘yı ve beyin kanamasını geçirir.
Kullanılan Kısımları: Kökleri
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: İştah açıcı ve ishal kesici etkilere sahiptir. Bilhassa dizanteriye karşı kullanılır.
Dispepsi de, hastalık sonrası nekahat döneminde, gebelik kusmalarında, hazmettirici, mideyi güçlendirici olarak faydalıdır.
Kullanılışı: 1 bardak suya, 4-10 gr ufalanmış kök konur 5-10 dk kaynatılır, günde 2-3 bardak içilir.
Kökler toz haline getirilir, günde birkaç defa 0.5-1 gr hap halinde içilir.
GÜVEY FENERİ TOHUMU – PHYSALİS ALKEKENGİ
Diğer İsimleri: Fener Çiçeği, Kambil Otu,
Kullanılan Kısımları : Meyveleri ve bitkinin tamamı
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Fevkalade bir idrar artırıcıdır, ateş düşürücü, ağrı dindiricidir.
Yatıştırıcı ve terleticidir. Akciğer iltihabında, idrar yolları iltihabında, böbrek ve mesane yaralarında faydalıdır, böbrek taşlarının düşürülmesinde yardımcı olur. Üreyi atar.
Sarılıkta ve istikada (vücudun su toplamasında) faydalıdır. Nefes darlığında (Astımda) nöbetleri yatıştırıcı olarak kullanılır.

Zayıflamak için 1 kilo kaynar suya, 20 gr ufalanmış bitki konur, 30 dk bekletilir, 1 günde tüketilir.
Haricen Kullanılışı: Taze bitki sıkılır, suyu yaraların tedavisinde yaralara sürülür, kulak iltihabında kulağa damlatılır.
Tohum: 0.6-0.7 mgr aynı nisbette çörekotu ile toz haline getirilir, menekşe yağı ile karıştırılıp buruna çekilirse sara‘yı ve beyin kanamasını geçirir.
Greyfurt-Altıntop
GREYFURT – ALTINTOP
İÇİNDE BULUNAN BELLİ BAŞLI MADDELER:
C vitamininden zengin bir meyvedir. Bundan başka sitrik asid, şeker, damarları koruyucu olarak P vitamini, pectine ve limonen adında bir yağ bulunur.
VASIFLARI:
Müştehi, hazmı kolaylaştırrr, idrar söktürür, serinletir, kanamalara karşı C vitamininden zengin olduğundan tavsiye edilir, karaciğer şişmesini gnler.
KULLANILDIĞI HASTALIKLAR :
İştahsızlık, hazımsızlık, zehirlenmelerde, romatizmalarda, işeme zorluğunda, safra yetersizliğinde, akciğer hastalıklarında ve ince damar kanamalarında kullanılır.
NASIL KULLANILIR:
Suyundan günde üç kez şeker veya bal ile karıştırılarak yemeklerden önce içilir. Veya meyvesi ortadan kesilerek üzerine toz şeker dökülür kaşıkla sabahları kahvaltıda yenir.
Hazmı kolaylaştırır, iştahı açar, karaciğer ve safra kesesinin kanallarını açar. İdrar söktürür, karındaki suyu ve kandaki zehirleri atar, kanı temizler, göğüs hastalıklarında faydalıdır, suyu sıkılır, sabahları aç karna içilirse vücutta birikmiş yağları eritir, cinsi arzuyu artırır, kadınlarda cinsi arzuyu azaltır. Yorgunluğu giderir.
Greyfurt bütün bu faydalarına rağmen yüksek tansiyon, kalp, kanser ve alerjik rahatsızlıkların sebebi ile ilaç kullanan kimselerin ilaç aldıkları esnada greyfurt yemeleri ilaçları etkisini ya azaltarak ya da anormal miktarda yükselterek zararlı olmaktadır. Bu sebeple ilaç almadan veya aldıktan 2-3 saat sonra meyve yenilmelidir.
İÇİNDE BULUNAN BELLİ BAŞLI MADDELER:
C vitamininden zengin bir meyvedir. Bundan başka sitrik asid, şeker, damarları koruyucu olarak P vitamini, pectine ve limonen adında bir yağ bulunur.
VASIFLARI:
Müştehi, hazmı kolaylaştırrr, idrar söktürür, serinletir, kanamalara karşı C vitamininden zengin olduğundan tavsiye edilir, karaciğer şişmesini gnler.
KULLANILDIĞI HASTALIKLAR :
İştahsızlık, hazımsızlık, zehirlenmelerde, romatizmalarda, işeme zorluğunda, safra yetersizliğinde, akciğer hastalıklarında ve ince damar kanamalarında kullanılır.
NASIL KULLANILIR:
Suyundan günde üç kez şeker veya bal ile karıştırılarak yemeklerden önce içilir. Veya meyvesi ortadan kesilerek üzerine toz şeker dökülür kaşıkla sabahları kahvaltıda yenir.

Greyfurt bütün bu faydalarına rağmen yüksek tansiyon, kalp, kanser ve alerjik rahatsızlıkların sebebi ile ilaç kullanan kimselerin ilaç aldıkları esnada greyfurt yemeleri ilaçları etkisini ya azaltarak ya da anormal miktarda yükselterek zararlı olmaktadır. Bu sebeple ilaç almadan veya aldıktan 2-3 saat sonra meyve yenilmelidir.
Rezene Ve Rezene Çayı Faydaları
Rezene Ve Rezene Çayı Faydaları
Rezene, özellikle bebeklerde gaz söktürmek amacıyla yagın olarak kullanılır.
Kökünden, tohumundan ve yapraklarından yararlanılır.
FAYDALARI ;
* Yemeklerden yarım saat önce alındığında, iştah açıcı olarak kullanılabilir.
* Eğer yemekten sonra tatlandırmadan içilirse, sindirimi uyarıcı, şişkinliği giderici etkileri vardır.
* Kökü; idrar yetersizliğine, safra taşına iyi gelir.
* Tohumu; mide ve bağırsak gazlarına, zor sindirime, bağırsak parazitlerine, asabi kusmalara yararlıdır.
*Yaprakları; hazmı zor olan besinlerin sindirimini kolaylaştırır.
*Öksürük ve akciğer hastalıklarına karşı etkilidir.
*İştahsızlık, şişkinlik, öksürük, astım ve anne sütünü artırma gibi durumlarda etkilidir.
* Ses kısıklığına ve boğaz ağrısına karşı kullanılır.
REZENE ÇAYININ FAYDALARI ;
* Özellikle gaz ve kramp ağrılarında, mide ve bağırsak rahatsızlıklarında kullanılır.
* Bebeklerin gazlı olduğu zamanlarda sık başvurulan bir ilaçtır rezene çayı.
* Öksürük ve soğuk algınlıklarında ve çocuklarda boğmaca hastalığı sırasında rezene çayı yararlıdır.
* Hıçkırık, bulantı, idrar yolları iltihabı, böbrek taşları gibi birçok durumda rezene çayına başvurabiliriz.
Etiketler:
Faydaları,
Hastalıklar,
R ile Başlayan Şifalı Bitkiler,
Rezene,
Şifalı Bitkiler
10 Kasım 2013 Pazar
Ülser Tedavisinde Kullanılan Faydalı Bitkiler
Peptik Ülser, mide veya onikiparmak bağırsağı sindirim sistemi ülserlerini de içeren geniş bir terimi vardır. Peptik ülser oluşumu asit ve mide suyu peptik aktivitesi ve mukoza savunma sistemindeki bir arızanın varlığına bağlıdır. Non-steroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAID) örneğin, aspirin mukozal direnci bozabilir. Çok sayıda doğal ürünler, peptik ülser gibi hastalıkların, çeşitli tedavisi için ilaç olarak değerlendirilmiştir. Bazı bitkisel bileşiklerin anti-ülser aktivitesi için önemli farmakolojik özellikleri vardır.
Ülser temelde cilt veya sindirim yolu mukus zarının bir iltihaplı hastalığıdır. Azalmış mukozal direnç gibi bir rahatsızlık olduğunda ülser oluşur. Mide duvarında bulunan gastrik ülser, daha az yaygındır. Mide mukozası sürekli olarak asit, pepsin, safra asitleri, gıda maddeleri, bakteriyel ürünler (Helicobacter pylori) ve ilaç gibi potansiyel zararlı maddelere maruz kalmaktadır. Bu ajanlar gelişmiş mide asit, pepsin salgılanmasını ve mide kan akımını azaltarak gastrik aktivivite de dahil olmak üzere mide ülserine yol açarlar.
Baharat ve çeşitli bitkiler antiülser etkileri ile olumlu bir sonuç elde etmek için çeşitli araştırmacılar tarafından değerlendirilmiştir. Şifalı bitkiler ve besin diyetleri örneğin Aloe, Ginseng, kırmızı biber gibi gastro-koruyucu faaliyetlere sahip olduğu bilinmektedir.
Botanik ürünlerinin çeşitli anti-ülser aktiviteye sahip olduğu rapor edilmiş ve literatürde belgelenmiştir. Son olarak, modern tıpta kullanılan antienflamatuar ilaçların çoğu ülserojenik olduğu gibi anti-ülser aktiviteye sahip olan bu gibi flavonoidler, Aescin, aloe vera jel ve diğerleri gibi maddeler belirli terapötik öneme sahip olduğu not edilmelidir.
Ülser Tedavisinde Kullanılan Şifalı Bitkiler
İncir Ağacı (Ficus arnottiana)
İncir Ağacının Meyve ve yaprakları Gluanol asetat, Glikoz, Friedelin, steroller, alkaloidler, Karbonhidratlar, Tanenler ve Fenoller içerir. Hindistan'ın kutsal ağacı sayılan incir ağacı, refah, mutluluk, şans getiren bir sembol ağacı haline gelmiştir. Budistlerçe kutsal sayılan ve yaprak dökmeyen bir ağaç türüdür.
İncir ağacı cçğunlukla 1350 m yüksekliğinde kayalık tepelerde yetişir, Hindistan genelinde kullanılan önemli ve geleneksel bir tıbbi bitkidir. Bitkinin meyveleri gluanol asetat, glikoz ve friedelin içerir. Steroller, alkaloidler, karbonhidratlar, tanen, fenol ve benzeri bileşikler incir ağacının kabuklarında mevcut bulunmaktadır. Bu bitkinin kabuğu ve yaprağı geleneksel tıpta kullanılmaktadır. İncir Ağacının yaprakları büzücü, afrodizyak, yatıştırıcı, depurative ve yumuşatıcı maddeler içerir ayrıca iltihabı karşı faydalıdır. İnflamasyon, ishal, diyabet, yanma hissi, cüzzam, uyuz, yaralar, ülser ve cilt hastalıklarında kullanılır.
Kuşkonmaz (Racemosus Willd)
Kuşkonmaz tropikal ve subtropikal kuru ve yaprak döken ormanlarda yetişen şifalı bir bitkidir. Kuşkonmaz'ın başlıca kimyasal bileşeni Shatavarin (steroid saponin) dir. Bunun dışında, meyve, tohum ve sürgünlerde rutin, sitosterol, sterol ve diğer saponinler bulunmaktadır. Kuşkonmaz, yatıştırıcı, diüretik, tonik ve afrodizyak olarak kabul edilir ve çeşitli tıbbi yağların hazırlanmasında kullanılır. Yumrular ve taze meyve suyu safralı dispepsi veya ishale karşı yatıştırıcı olarak bal ile karıştırılarak verilir. Kökleri, antienflamatuar, antiülserojenik, antitümör tedavisinde kullanılmaktadır.
Zencefil
Zencefil; tropikal iklim karakterindeki coğrafi alanlarda yaşayan ve yetişen yumru köklü bir bitkidir. zencefil mide ülseri tedavisinde iyi ilaçlardan biri olarak bildiriliyor. Zencefilin; iştah açıcı, antiseptik, midevi, gaz söktürücü, sindirimi düzenleyici, solunum yollarını açıcı ve toksin atici etkileri bulunuyor.
Kullanımı: 1 su bardağı sıcak suya 1 çay kaşığı dövülmüş zencefil konur ve 20 dakika demlemeye bırakılır, tatlandırmak için biraz bal konulabilir.
Şerbetçi Otu
Yaz mevsiminde beyaz çiçekler açan, 2 ila 5 metre yüksekliğinde otsu bir bitki türüdür. Çiçekleri xanthahumol, Asilfloroglusinol, alfa-bitter asitler, beta bitter asitler, humulen, beta karyofilen, fenolik asit, flavonoidler, uçucu yağlar, reçine, mum ve tanen gibi bir çok bileşen içerir. Az dozlarda iştah açıcı, idrar arttırıcı, yatıştırıcı etkilere sahiptir.
Şerbetçi otunun bileşenlerinden biri olan xanthahumol’ün birçok farmakolojik etkisi olduğu dbilinmektedir, bunlardan bir tanesi xanthahumol’ün potansiyel anti-kanserojen etkisidir. Bir diğeri ise Xanthahumol’ün antienflamatuar (iltihap ve yangı karşıtı) ve antioksidan özellikleridir. Ayrıca anti-tümör etkileri olduğu da düşünülmektedir. Yapılan bazı çalışmalarda xanthahumol’ün prostat kanseri hücrelerindeki apoptozu uyardığı görülmüştür. Bu etkinin proapoptotik proteinler olan Bax ve p53’ü xanthahumol’ün aktive etmesi sayesinde gerçekleştiği sanılmaktadır. 1 bardak kaynar suya 5 gr şerbetçi otu konur, 15 dakika beklettikten sonra içilir.
Papaya
Papaya, hızlı gelişen, yarı odunsu tropikal bir bitkidir. Papaya Meyvesi olgunlaşmamış olduğunda, beyaz lateks açısından zengindir. Papaya meyvesi olgunlaştığında sulu tatlımsı lezzetli bir meyvedir, bazı türleri oldukça hoş kokuludur. Olgun meyvesi çok sayıda gri-siyah oval tohumlar içerir. Papaya halk hekimliğinde kullanılır. Papaya Meyve ve tohumları solucan düşürücü ilaç ve amip öldürücü faaliyetleri vardır. Papaya biyolojik olarak aktif bileşikler içerir. Papayanın öenemli bileşiği papain, yaygın olarak sindirim bozuklukları ve gastrointestinal sistem bozuklukları için oldukça faydalıdır. Ana kimyasal bileşenleri papain olan papayanın, diğer bileşenleri chymopapain, pektin, carposide, carpaine, pseudocarpaine, dehydrocarpines, karotenoidlerdir
Papayanın içeriğindeki papain, güçlü bir sindirim sistemi düzenleyici ve şişkinlik ve kronik hazımsızlık gibi ciddi sindirim bozukluklarında yararlıdır. Papain bir başka enzersiz yeteneği de insan büyüme hormonu üretimini tetiklemesidir. Papaya temelde sindirim sürecinde yardımcı olan bir ajandır. Olgunlaşmış veya ham meyveleri, papaya ağacının yaprakları sindirim sitemine yardım etmek ve bir düzenleyici ilaç olarak kullanılırlar.
Papaya ağacın gövde tarafından üretilen süt beyaz özsuyu da çok yararlı bir ilaçtır. Sıyrıklar, ülser, çıban ve siğil için dışarıdan uygulanır. Papaya tohumları ayrıca vücuttan solucanları dışarı atarak yardımcı olur. Öte yandan, bitkinin çiçek ile hazırlanan infüzyonu kadınlarda adet düzenleyici olarak kullanılabilir. Olgun meyveleri su içinde kaynatılarak hazırlanan şurup, çocuklar arasında kalıcı ishal ve dizanteri tedavisi için yararlıdır. Ham papaya papain adı verilen bir beyaz sütlü madde içerir, olgun meyveleri orta bağırsakları çalıştırlmasında yardımcı olur. Papaya ağacının yaprakları genellikle yaralar ve yaralanmalar da pansuman için kullanılanılır.
Meşe Palamudu Ağacı
Meşe Palamudu ağacında bol miktarda tanen bulunur. Tanen, tannik asit olarak da bilinir. Tanenler polifenolik bileşikler olup, damarları ve mukozayı büzücü etkilerinden ötürü bademcik, farenjit, basur ve bazı deri hastalıkları ilaçlarının bileşimine girer. Ayrıca baş ağrısı ve mide ağrıları için kullanılır. Meşe Palamudu meyveleri antidyspeptic olarak ve ateş düşürücü ilaç olarak kullanılır. Meşe palamudu ağacının toz kabuğu ağız ülseri için infüzyon gargara olarak kullanılır.
Çeşitli bitki ve bitki özleri, önemli bir anti-ülser aktiviteye sahiptir. Anti-ülser aktivitesi muhtemelen tüm bu bitkilerde flavonoidlerin kaynaklanmaktadır. Yukarıda sözü edilen botanik ürünlerinin çeşitli anti-ülser aktiviteye sahip olduğu rapor edilmiştir, anti-ülser aktiviteye sahip flavonoidler ve tannin gibi maddelerin belirli terapötik öneme sahip olduğu bilinmektedir.. Yukarıda sözü edilen tıbbi bitkilerin yaprak ve bitki özlerinin peptik ülser hastalığında kullanılmak için iyi bir potansiyele sahip olduğunu göstermektedir. .Kaynak.http://www.7gunsaglik.com.tr,
Ülser temelde cilt veya sindirim yolu mukus zarının bir iltihaplı hastalığıdır. Azalmış mukozal direnç gibi bir rahatsızlık olduğunda ülser oluşur. Mide duvarında bulunan gastrik ülser, daha az yaygındır. Mide mukozası sürekli olarak asit, pepsin, safra asitleri, gıda maddeleri, bakteriyel ürünler (Helicobacter pylori) ve ilaç gibi potansiyel zararlı maddelere maruz kalmaktadır. Bu ajanlar gelişmiş mide asit, pepsin salgılanmasını ve mide kan akımını azaltarak gastrik aktivivite de dahil olmak üzere mide ülserine yol açarlar.
Baharat ve çeşitli bitkiler antiülser etkileri ile olumlu bir sonuç elde etmek için çeşitli araştırmacılar tarafından değerlendirilmiştir. Şifalı bitkiler ve besin diyetleri örneğin Aloe, Ginseng, kırmızı biber gibi gastro-koruyucu faaliyetlere sahip olduğu bilinmektedir.
Botanik ürünlerinin çeşitli anti-ülser aktiviteye sahip olduğu rapor edilmiş ve literatürde belgelenmiştir. Son olarak, modern tıpta kullanılan antienflamatuar ilaçların çoğu ülserojenik olduğu gibi anti-ülser aktiviteye sahip olan bu gibi flavonoidler, Aescin, aloe vera jel ve diğerleri gibi maddeler belirli terapötik öneme sahip olduğu not edilmelidir.
Ülser Tedavisinde Kullanılan Şifalı Bitkiler
İncir Ağacı (Ficus arnottiana)
İncir Ağacının Meyve ve yaprakları Gluanol asetat, Glikoz, Friedelin, steroller, alkaloidler, Karbonhidratlar, Tanenler ve Fenoller içerir. Hindistan'ın kutsal ağacı sayılan incir ağacı, refah, mutluluk, şans getiren bir sembol ağacı haline gelmiştir. Budistlerçe kutsal sayılan ve yaprak dökmeyen bir ağaç türüdür.
İncir ağacı cçğunlukla 1350 m yüksekliğinde kayalık tepelerde yetişir, Hindistan genelinde kullanılan önemli ve geleneksel bir tıbbi bitkidir. Bitkinin meyveleri gluanol asetat, glikoz ve friedelin içerir. Steroller, alkaloidler, karbonhidratlar, tanen, fenol ve benzeri bileşikler incir ağacının kabuklarında mevcut bulunmaktadır. Bu bitkinin kabuğu ve yaprağı geleneksel tıpta kullanılmaktadır. İncir Ağacının yaprakları büzücü, afrodizyak, yatıştırıcı, depurative ve yumuşatıcı maddeler içerir ayrıca iltihabı karşı faydalıdır. İnflamasyon, ishal, diyabet, yanma hissi, cüzzam, uyuz, yaralar, ülser ve cilt hastalıklarında kullanılır.
Kuşkonmaz (Racemosus Willd)
Kuşkonmaz tropikal ve subtropikal kuru ve yaprak döken ormanlarda yetişen şifalı bir bitkidir. Kuşkonmaz'ın başlıca kimyasal bileşeni Shatavarin (steroid saponin) dir. Bunun dışında, meyve, tohum ve sürgünlerde rutin, sitosterol, sterol ve diğer saponinler bulunmaktadır. Kuşkonmaz, yatıştırıcı, diüretik, tonik ve afrodizyak olarak kabul edilir ve çeşitli tıbbi yağların hazırlanmasında kullanılır. Yumrular ve taze meyve suyu safralı dispepsi veya ishale karşı yatıştırıcı olarak bal ile karıştırılarak verilir. Kökleri, antienflamatuar, antiülserojenik, antitümör tedavisinde kullanılmaktadır.
Zencefil
Zencefil; tropikal iklim karakterindeki coğrafi alanlarda yaşayan ve yetişen yumru köklü bir bitkidir. zencefil mide ülseri tedavisinde iyi ilaçlardan biri olarak bildiriliyor. Zencefilin; iştah açıcı, antiseptik, midevi, gaz söktürücü, sindirimi düzenleyici, solunum yollarını açıcı ve toksin atici etkileri bulunuyor.
Kullanımı: 1 su bardağı sıcak suya 1 çay kaşığı dövülmüş zencefil konur ve 20 dakika demlemeye bırakılır, tatlandırmak için biraz bal konulabilir.
Şerbetçi Otu
Yaz mevsiminde beyaz çiçekler açan, 2 ila 5 metre yüksekliğinde otsu bir bitki türüdür. Çiçekleri xanthahumol, Asilfloroglusinol, alfa-bitter asitler, beta bitter asitler, humulen, beta karyofilen, fenolik asit, flavonoidler, uçucu yağlar, reçine, mum ve tanen gibi bir çok bileşen içerir. Az dozlarda iştah açıcı, idrar arttırıcı, yatıştırıcı etkilere sahiptir.
Şerbetçi otunun bileşenlerinden biri olan xanthahumol’ün birçok farmakolojik etkisi olduğu dbilinmektedir, bunlardan bir tanesi xanthahumol’ün potansiyel anti-kanserojen etkisidir. Bir diğeri ise Xanthahumol’ün antienflamatuar (iltihap ve yangı karşıtı) ve antioksidan özellikleridir. Ayrıca anti-tümör etkileri olduğu da düşünülmektedir. Yapılan bazı çalışmalarda xanthahumol’ün prostat kanseri hücrelerindeki apoptozu uyardığı görülmüştür. Bu etkinin proapoptotik proteinler olan Bax ve p53’ü xanthahumol’ün aktive etmesi sayesinde gerçekleştiği sanılmaktadır. 1 bardak kaynar suya 5 gr şerbetçi otu konur, 15 dakika beklettikten sonra içilir.
Papaya
Papaya, hızlı gelişen, yarı odunsu tropikal bir bitkidir. Papaya Meyvesi olgunlaşmamış olduğunda, beyaz lateks açısından zengindir. Papaya meyvesi olgunlaştığında sulu tatlımsı lezzetli bir meyvedir, bazı türleri oldukça hoş kokuludur. Olgun meyvesi çok sayıda gri-siyah oval tohumlar içerir. Papaya halk hekimliğinde kullanılır. Papaya Meyve ve tohumları solucan düşürücü ilaç ve amip öldürücü faaliyetleri vardır. Papaya biyolojik olarak aktif bileşikler içerir. Papayanın öenemli bileşiği papain, yaygın olarak sindirim bozuklukları ve gastrointestinal sistem bozuklukları için oldukça faydalıdır. Ana kimyasal bileşenleri papain olan papayanın, diğer bileşenleri chymopapain, pektin, carposide, carpaine, pseudocarpaine, dehydrocarpines, karotenoidlerdir
Papayanın içeriğindeki papain, güçlü bir sindirim sistemi düzenleyici ve şişkinlik ve kronik hazımsızlık gibi ciddi sindirim bozukluklarında yararlıdır. Papain bir başka enzersiz yeteneği de insan büyüme hormonu üretimini tetiklemesidir. Papaya temelde sindirim sürecinde yardımcı olan bir ajandır. Olgunlaşmış veya ham meyveleri, papaya ağacının yaprakları sindirim sitemine yardım etmek ve bir düzenleyici ilaç olarak kullanılırlar.
Papaya ağacın gövde tarafından üretilen süt beyaz özsuyu da çok yararlı bir ilaçtır. Sıyrıklar, ülser, çıban ve siğil için dışarıdan uygulanır. Papaya tohumları ayrıca vücuttan solucanları dışarı atarak yardımcı olur. Öte yandan, bitkinin çiçek ile hazırlanan infüzyonu kadınlarda adet düzenleyici olarak kullanılabilir. Olgun meyveleri su içinde kaynatılarak hazırlanan şurup, çocuklar arasında kalıcı ishal ve dizanteri tedavisi için yararlıdır. Ham papaya papain adı verilen bir beyaz sütlü madde içerir, olgun meyveleri orta bağırsakları çalıştırlmasında yardımcı olur. Papaya ağacının yaprakları genellikle yaralar ve yaralanmalar da pansuman için kullanılanılır.
Meşe Palamudu Ağacı
Meşe Palamudu ağacında bol miktarda tanen bulunur. Tanen, tannik asit olarak da bilinir. Tanenler polifenolik bileşikler olup, damarları ve mukozayı büzücü etkilerinden ötürü bademcik, farenjit, basur ve bazı deri hastalıkları ilaçlarının bileşimine girer. Ayrıca baş ağrısı ve mide ağrıları için kullanılır. Meşe Palamudu meyveleri antidyspeptic olarak ve ateş düşürücü ilaç olarak kullanılır. Meşe palamudu ağacının toz kabuğu ağız ülseri için infüzyon gargara olarak kullanılır.
Çeşitli bitki ve bitki özleri, önemli bir anti-ülser aktiviteye sahiptir. Anti-ülser aktivitesi muhtemelen tüm bu bitkilerde flavonoidlerin kaynaklanmaktadır. Yukarıda sözü edilen botanik ürünlerinin çeşitli anti-ülser aktiviteye sahip olduğu rapor edilmiştir, anti-ülser aktiviteye sahip flavonoidler ve tannin gibi maddelerin belirli terapötik öneme sahip olduğu bilinmektedir.. Yukarıda sözü edilen tıbbi bitkilerin yaprak ve bitki özlerinin peptik ülser hastalığında kullanılmak için iyi bir potansiyele sahip olduğunu göstermektedir. .Kaynak.http://www.7gunsaglik.com.tr,
Diyabet Hastalığı için Faydalı Bitkiler ve Doğal Tedavi
Şeker Hastalığının (Diyabet) tedavisinde, tıbbi bitkilerden elde edilen geleneksel ilaçlar dünya nüfusunun yaklaşık %60 tarafından kullanılmaktadır. Bu makalede diyabet tedavisinde kullanılan şifalı bitkilere, özellikle de Hindistan geleneksel diyabet tedavisinde kullanılan şifalı bitkilere yer verilmiştir. Diyabet (Şeker Hastalığı) farklı ülkelerde çeşitli kesimlerden birçok insanı farklı şekilerde etkileyen önemli bir insan rahatsızlığıdır. İstatistikler, şeker hastalığının, Hindistan'da özellikle de kentsel alanlarda, önemli bir sağlık sorunu olduğunu gösterimektedir. Diyabet ve sekonder komplikasyonların kötü etkilerini azaltmak için çeşitli yaklaşımlar olmasına rağmen, bitkisel formüller daha az yan etki ve düşük maliyeti nedeniyle tercih edilmektedir.
Bu makalede, Kanıtlanmış antidiyabetik ve diyabet tedavisinde kullanılan bitkisel ilaçlar, bu bitkilerin yararlı etkilerinin bir listesi derlenmiştir. Şeker hastalığının tedavisinde kullanılan şifalı bitkiler arasında , Akasya ağacı: (Babhul), Aegle marmelos (Bengal Ayvası), Allium cepa (soğan), Allium sativum: (sarımsak), Aloe Vera ve Aloe Barbadensis, Caesalpinia bonducella, Capparis desidua, Coccinia indica, Eugenia jambolana (Hint bektaşi üzümü), Mangifera indica (Mango), Momordika (acı kabak), Ocimum basilicum (Fesleğen), Phyllanthus amarus (bhuiawala), Pterocarpus Marsupium, Trigonella foenum graecum: (çemen otu), Tinospora cordifolia: (Guduchi) yer verilmiştir. Diyabet ve komplikasyonlarının gelişiminde antioksidan özelliklere sahip antidiyabetik bileşikler çok önemlidir. Bu nedenle bu tıbbi bitkilerin antioksidan etkileri hakkında bilgiler de yer almaktadır.
Son birkaç yıldır bitkisel ilaçlar ve bu ilaçların kullanım alanında üstel büyüme olmuştur. Doğal kaynaklı tedavi yöntemleri daha az yan etkileri nedeniyle gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde popülerlik kazanmaktadır. Kullanılan birçok geleneksel ilaçlar şifalı bitkiler, mineraller ve organik maddelerden türetilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) dünya çapında tıbbi amaçlar için kullanılır 21.000 bitki belirtilmiştir. Bu türler arasında 150 tür oldukça büyük bir ölçekte ticari olarak kullanılanmakta ve bu bitkilerin büyük çoğunluğu da, Hindistan'da bulunmaktadır. Hindistan, tıbbi amaçlı bitkilerin en büyük üreticisi ve dünyanın botanik bahçesi olarak adlandırılırmaktadır.
Diyabet ve Önemi
Diyabet, kan şekeri ile karakterize karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasının kronik bir hastalığıdır. Diyabetin küresel prevalansı 1995 yılında %4 iken, bu sayının 2025 yılında %5,4'e artacağı tahmin edilmektedir. Son on yılda Hindistan'da yapılan çalışmalar, kentsel nüfusun artmasıyla, diyabet prevalansınında hızla arttığını göstermiştir. Hindistan'da diyabetli yaklaşık 33 milyon yetişkin var olduğu tahmin edilmektedir. Bu sayının 2025 yılına kadar 57,2 milyon olması muhtemeldir.
Diyabet insülin yetersizliği ile ortaya çıkan metabolik bir işlev bozukluğudur. Diyabetik belirtiler şunlardır: Kan şekerinin yüksek düzeyi nedeniyle olağandışı susuzluk, sık idrara çıkma, aşırı açlık ve kilo kaybı, bulanık görme, bulantı ve kusma, aşırı halsizlik ve yorgunluk, sinirlilik ve ruh hali değişiklikleridir.
Diyabet rahatsızlığı çeşitli komplikasyonlara yol açan çok faktörlü bir hastalıktır ve bu nedenle bir çok tedavi yaklaşımı gerektirir. Diyabet hastalar ya yeterince insülin salgılamaz ya da hücreler insüline yanıt vermez. İnsülin eksikliği durumunda, hastalara insülin enjeksiyonları verilmiştir. İnsülin enjeksiyonlarının, hipoglisemi, kilo alımı, mide-bağırsak bozuklukları, karaciğer toksisitesi gelişimi gibi yan etkileri ve yüksek maliyet nedeniyle bazı sınırlamaları vardır.
Şifalı bitkiler diyabet tedavisi ve diyabet komplikasyonlarını için alternatif tedavi yöntemlerinden biridir. Diyabet için 400'ün üzerinde geleneksel bitki tedavisi bildirilmiştir. Bazı bitki özlerinin diyabet hastalığının hipoglisemik etkisi üzerinde olumlu olduğu insan ve hayvan modellerinde teyit edilmiştir. Diyabet Dünya Sağlık Örgütü Uzmanlar Komitesi geleneksel şifalı bitkilerinin çok daha fazla araştırılması gerektiğini tavsiye etmiştir.
Diyabet ve diyabetik komplikasyonlar için önerilen pek çok bitkisel ilaçlar vardır. Şifalı bitkiler bu formülasyonların ana maddelerini oluşturur.
Akasya arabica: (Babul chall kabuğu)
Özellikle Hindistan tüm doğasında bulunur. Akasya Bitki özü insülin serbest bırakmak için salgılatıcı olarak hareket ederek, antidiyabetik bir madde olarak görev yapar. Akaya ağacının toz haline getirilmiş tohumları pankreatik beta hücrelerinden insülin salınması başlattığı deneyler neticesinde kanıtlanmıştır.
Aegle marmelos: (Bengal Ayva, Altın elma, Bael veya bilva)
Aegle marmelos, bael olarak da bilinir, Bengal ayvası, altın elma, taş elma, ahşap elma gibi Hindistan yerli ağacının bir türüdür. Hindistan ülke genelinde kutsal bir ağaç olarak kabul edilir. Hindular, Aegle marmelos meyvelerini geleneksel tıp tedavisinde gıda olarak kullanır. Aegle marmelos ağacının yapraklarından elde edilmiş sulu ekstre sindirim sistemini geliştirir ve kandaki şeker seviyesini ve üre serum kolesterolünü düşürür.
Soğan (Allium cepa)
Soğanda bulunan çeşitli eter çözünürlerinr yanı sıra, kuru soğan tozu, çözünmeyen fraksiyon özelliği ile anti-hiperglisemik aktivite gösterirler. Soğanın ayrıca antioksidan ve hipolipidemik etkiye sahip olduğu bilinmektedir. Diyabetik hastalara 50 g. soğan suyu tek bir oral doz verilmiş ve kan şekerinin önemli ölçüde kontrol altına alınmasının yanı sıra önemli ölçüde postprandiyal glukoz düzeyleri de kontrol altına alındığı gözlenmiştir.
Sarımsak (Allium sativum)
Sarımsak uzun ömürlü bir bitkidir, kükürt ihtiva eden bileşikleri ile keskin kokulu ve önemli bir hipoglisemik etkiye sahip olduğu kanıtlanmıştır. Bu etkinin, pankreatik beta hücreleri veya insülini arttıran hepatik metabolizmaya bağlı olduğu düşünülmektedir. Sarımsak homojenatı (10 ml/kg/gün) ile beslenmiş diyabetik tavşanlarda insulin önemli ölçüde artmış, hepatik glikojen, serbest amino asit içeriği ve açlık kan glukozu azalmıştır. Sarımsak yağında insülinden daha iyi kontrol edilen bir lipid peroksidasyonu ihtiva eden amino asit vardır bu diyabetik semptomlar en aza indirdiği gözlemlenmiştir.
Aloe Vera
Aloe, uzun bir zamandır çok amaçlı popüler bir doğal tedavi ilacı olarak kullanılmaktadır. Bitki Jel ve lateks olarak iki temel ürüne ayrılabilir. Aloe vera jeli, yaprak hamuru veya zamkından, aloe lateks denilen, aloe suyu ise dış deri altındaki süngerimsi tabakadan elde edilir. Aloe zamk özü, diyabetik farelerde glukoz toleransı arttırdığı ve hipoglisemik etki gösterdiği kanıtlanmıştır. Diyabet semptomlarından biri olan geç yara iyileşmeleri Aloe vera ile en aza indirilmiştir.
Bektaşi Üzümü (Eugenia jambolana)
Hindistan'da Bektaşi üzümü çekirdekleri diyabet için kullanılır ve diyabet için bir çok bitkisel formülasyonların önemli bir bileşenini oluşturur. Sulu ve alkollü özü, liyofilize tozunun antihiperglisemik etki gösterdiğ ve kan şekerinin azalmasına neden olduğu sanılmaktadır. Bektaşi üzümü çekirdeği özü, hafif diyabetli hastalarda (plazma şekeri 180 mg/dl) yüzde 73.51 oranında azalma, orta derecedeki diyabet hastalarında (plazma şekeri 280 mg/dl) yüzde 55.62 oranında, ağır şeker hastalığı (plazma şekeri 400 mg/dl) yüzde 17.72 oranında kan şekeri seviyesini düşürdüğü gözlenmiştir.
Acı Kabak (Momordika)
Acı Kabak (Momordica charantia) Hindistan ve diğer Asya ülkelerinde yaygın antidiyabetik bir antihiperglisemik madde olarak kullanılır. Acı kabağın tohum, yaprak ve tam bitki özleri, çeşitli hayvan modellerinde, hipoglisemik etkiye sahip olduğu kanıtlanmıştır. Acı kabak meyvesi, tohum ve dokularından elde edilmiş polipeptit subkutan olarak diyabetik hastalara uygulanmış ve önemli bir hipoglisemik etki göstermiştir.
Mango (Mangifera indica)
Bu bitkinin yaprakları, Nijerya halk hekimliğinde antidiyabetik bir madde olarak kullanılmaktadır. Yapılan deneylerde mango suyunun diyabetik hastalarda kan glukoz düzeyini değiştirmemiştir, ancak lifli extresi kullanıldığında, Antidiyabetik etkinlik görülmüştür, yapılan araştırmalar sonucu, mangonun bağırsaklarda glikoz emilimini en aza indirdiği ve kan şeker seviyesini kontrol edilmesine yardımcı olduğu belirlenmiştir.
Fesleğen (Ocimum)
Genellikle Tulsi olarak bilinir ve antik çağlardan beri, bu bitki tıbbi özellikleri ile tanınır. Yaprakları ve sulu ekstresi ile diyabetik hastalarda kan şekeri seviyesinin azalmasına neden olur. Bu bitki aynı zamanda antiasthemitic, antistres, antibakteriyel, antifungal, antiviral, antitümör, gastrik antiülser,antioksidan, mütajen ve immünostimulandan etkilere sahip olması nedeniyle Diyabet semptomlarının en aza indirilmesinde mucizevi bir etkiye sahiptir.
Çemen (Trigonella foenum graecum)
Tüm Hindistan üzerinde bulunur ve çemen tohumu genellikle Hint baharat sektörünün en önemli unsurlarından biri olarak kullanılmaktadır. Çemen tohumu içeriğindeki bir amino asit nedeniyle diyabetik insanlarda insülin salınımının artması neden olur. .Kaynak.http://www.7gunsaglik.com.tr,
Bu makalede, Kanıtlanmış antidiyabetik ve diyabet tedavisinde kullanılan bitkisel ilaçlar, bu bitkilerin yararlı etkilerinin bir listesi derlenmiştir. Şeker hastalığının tedavisinde kullanılan şifalı bitkiler arasında , Akasya ağacı: (Babhul), Aegle marmelos (Bengal Ayvası), Allium cepa (soğan), Allium sativum: (sarımsak), Aloe Vera ve Aloe Barbadensis, Caesalpinia bonducella, Capparis desidua, Coccinia indica, Eugenia jambolana (Hint bektaşi üzümü), Mangifera indica (Mango), Momordika (acı kabak), Ocimum basilicum (Fesleğen), Phyllanthus amarus (bhuiawala), Pterocarpus Marsupium, Trigonella foenum graecum: (çemen otu), Tinospora cordifolia: (Guduchi) yer verilmiştir. Diyabet ve komplikasyonlarının gelişiminde antioksidan özelliklere sahip antidiyabetik bileşikler çok önemlidir. Bu nedenle bu tıbbi bitkilerin antioksidan etkileri hakkında bilgiler de yer almaktadır.
Son birkaç yıldır bitkisel ilaçlar ve bu ilaçların kullanım alanında üstel büyüme olmuştur. Doğal kaynaklı tedavi yöntemleri daha az yan etkileri nedeniyle gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde popülerlik kazanmaktadır. Kullanılan birçok geleneksel ilaçlar şifalı bitkiler, mineraller ve organik maddelerden türetilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) dünya çapında tıbbi amaçlar için kullanılır 21.000 bitki belirtilmiştir. Bu türler arasında 150 tür oldukça büyük bir ölçekte ticari olarak kullanılanmakta ve bu bitkilerin büyük çoğunluğu da, Hindistan'da bulunmaktadır. Hindistan, tıbbi amaçlı bitkilerin en büyük üreticisi ve dünyanın botanik bahçesi olarak adlandırılırmaktadır.
Diyabet ve Önemi
Diyabet, kan şekeri ile karakterize karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasının kronik bir hastalığıdır. Diyabetin küresel prevalansı 1995 yılında %4 iken, bu sayının 2025 yılında %5,4'e artacağı tahmin edilmektedir. Son on yılda Hindistan'da yapılan çalışmalar, kentsel nüfusun artmasıyla, diyabet prevalansınında hızla arttığını göstermiştir. Hindistan'da diyabetli yaklaşık 33 milyon yetişkin var olduğu tahmin edilmektedir. Bu sayının 2025 yılına kadar 57,2 milyon olması muhtemeldir.
Diyabet insülin yetersizliği ile ortaya çıkan metabolik bir işlev bozukluğudur. Diyabetik belirtiler şunlardır: Kan şekerinin yüksek düzeyi nedeniyle olağandışı susuzluk, sık idrara çıkma, aşırı açlık ve kilo kaybı, bulanık görme, bulantı ve kusma, aşırı halsizlik ve yorgunluk, sinirlilik ve ruh hali değişiklikleridir.
Diyabet rahatsızlığı çeşitli komplikasyonlara yol açan çok faktörlü bir hastalıktır ve bu nedenle bir çok tedavi yaklaşımı gerektirir. Diyabet hastalar ya yeterince insülin salgılamaz ya da hücreler insüline yanıt vermez. İnsülin eksikliği durumunda, hastalara insülin enjeksiyonları verilmiştir. İnsülin enjeksiyonlarının, hipoglisemi, kilo alımı, mide-bağırsak bozuklukları, karaciğer toksisitesi gelişimi gibi yan etkileri ve yüksek maliyet nedeniyle bazı sınırlamaları vardır.
Şifalı bitkiler diyabet tedavisi ve diyabet komplikasyonlarını için alternatif tedavi yöntemlerinden biridir. Diyabet için 400'ün üzerinde geleneksel bitki tedavisi bildirilmiştir. Bazı bitki özlerinin diyabet hastalığının hipoglisemik etkisi üzerinde olumlu olduğu insan ve hayvan modellerinde teyit edilmiştir. Diyabet Dünya Sağlık Örgütü Uzmanlar Komitesi geleneksel şifalı bitkilerinin çok daha fazla araştırılması gerektiğini tavsiye etmiştir.
Diyabet ve diyabetik komplikasyonlar için önerilen pek çok bitkisel ilaçlar vardır. Şifalı bitkiler bu formülasyonların ana maddelerini oluşturur.
Akasya arabica: (Babul chall kabuğu)
Özellikle Hindistan tüm doğasında bulunur. Akasya Bitki özü insülin serbest bırakmak için salgılatıcı olarak hareket ederek, antidiyabetik bir madde olarak görev yapar. Akaya ağacının toz haline getirilmiş tohumları pankreatik beta hücrelerinden insülin salınması başlattığı deneyler neticesinde kanıtlanmıştır.
Aegle marmelos: (Bengal Ayva, Altın elma, Bael veya bilva)
Aegle marmelos, bael olarak da bilinir, Bengal ayvası, altın elma, taş elma, ahşap elma gibi Hindistan yerli ağacının bir türüdür. Hindistan ülke genelinde kutsal bir ağaç olarak kabul edilir. Hindular, Aegle marmelos meyvelerini geleneksel tıp tedavisinde gıda olarak kullanır. Aegle marmelos ağacının yapraklarından elde edilmiş sulu ekstre sindirim sistemini geliştirir ve kandaki şeker seviyesini ve üre serum kolesterolünü düşürür.
Soğan (Allium cepa)
Soğanda bulunan çeşitli eter çözünürlerinr yanı sıra, kuru soğan tozu, çözünmeyen fraksiyon özelliği ile anti-hiperglisemik aktivite gösterirler. Soğanın ayrıca antioksidan ve hipolipidemik etkiye sahip olduğu bilinmektedir. Diyabetik hastalara 50 g. soğan suyu tek bir oral doz verilmiş ve kan şekerinin önemli ölçüde kontrol altına alınmasının yanı sıra önemli ölçüde postprandiyal glukoz düzeyleri de kontrol altına alındığı gözlenmiştir.
Sarımsak (Allium sativum)
Sarımsak uzun ömürlü bir bitkidir, kükürt ihtiva eden bileşikleri ile keskin kokulu ve önemli bir hipoglisemik etkiye sahip olduğu kanıtlanmıştır. Bu etkinin, pankreatik beta hücreleri veya insülini arttıran hepatik metabolizmaya bağlı olduğu düşünülmektedir. Sarımsak homojenatı (10 ml/kg/gün) ile beslenmiş diyabetik tavşanlarda insulin önemli ölçüde artmış, hepatik glikojen, serbest amino asit içeriği ve açlık kan glukozu azalmıştır. Sarımsak yağında insülinden daha iyi kontrol edilen bir lipid peroksidasyonu ihtiva eden amino asit vardır bu diyabetik semptomlar en aza indirdiği gözlemlenmiştir.
Aloe Vera
Aloe, uzun bir zamandır çok amaçlı popüler bir doğal tedavi ilacı olarak kullanılmaktadır. Bitki Jel ve lateks olarak iki temel ürüne ayrılabilir. Aloe vera jeli, yaprak hamuru veya zamkından, aloe lateks denilen, aloe suyu ise dış deri altındaki süngerimsi tabakadan elde edilir. Aloe zamk özü, diyabetik farelerde glukoz toleransı arttırdığı ve hipoglisemik etki gösterdiği kanıtlanmıştır. Diyabet semptomlarından biri olan geç yara iyileşmeleri Aloe vera ile en aza indirilmiştir.
Bektaşi Üzümü (Eugenia jambolana)
Hindistan'da Bektaşi üzümü çekirdekleri diyabet için kullanılır ve diyabet için bir çok bitkisel formülasyonların önemli bir bileşenini oluşturur. Sulu ve alkollü özü, liyofilize tozunun antihiperglisemik etki gösterdiğ ve kan şekerinin azalmasına neden olduğu sanılmaktadır. Bektaşi üzümü çekirdeği özü, hafif diyabetli hastalarda (plazma şekeri 180 mg/dl) yüzde 73.51 oranında azalma, orta derecedeki diyabet hastalarında (plazma şekeri 280 mg/dl) yüzde 55.62 oranında, ağır şeker hastalığı (plazma şekeri 400 mg/dl) yüzde 17.72 oranında kan şekeri seviyesini düşürdüğü gözlenmiştir.
Acı Kabak (Momordika)
Acı Kabak (Momordica charantia) Hindistan ve diğer Asya ülkelerinde yaygın antidiyabetik bir antihiperglisemik madde olarak kullanılır. Acı kabağın tohum, yaprak ve tam bitki özleri, çeşitli hayvan modellerinde, hipoglisemik etkiye sahip olduğu kanıtlanmıştır. Acı kabak meyvesi, tohum ve dokularından elde edilmiş polipeptit subkutan olarak diyabetik hastalara uygulanmış ve önemli bir hipoglisemik etki göstermiştir.
Mango (Mangifera indica)
Bu bitkinin yaprakları, Nijerya halk hekimliğinde antidiyabetik bir madde olarak kullanılmaktadır. Yapılan deneylerde mango suyunun diyabetik hastalarda kan glukoz düzeyini değiştirmemiştir, ancak lifli extresi kullanıldığında, Antidiyabetik etkinlik görülmüştür, yapılan araştırmalar sonucu, mangonun bağırsaklarda glikoz emilimini en aza indirdiği ve kan şeker seviyesini kontrol edilmesine yardımcı olduğu belirlenmiştir.
Fesleğen (Ocimum)
Genellikle Tulsi olarak bilinir ve antik çağlardan beri, bu bitki tıbbi özellikleri ile tanınır. Yaprakları ve sulu ekstresi ile diyabetik hastalarda kan şekeri seviyesinin azalmasına neden olur. Bu bitki aynı zamanda antiasthemitic, antistres, antibakteriyel, antifungal, antiviral, antitümör, gastrik antiülser,antioksidan, mütajen ve immünostimulandan etkilere sahip olması nedeniyle Diyabet semptomlarının en aza indirilmesinde mucizevi bir etkiye sahiptir.
Çemen (Trigonella foenum graecum)
Tüm Hindistan üzerinde bulunur ve çemen tohumu genellikle Hint baharat sektörünün en önemli unsurlarından biri olarak kullanılmaktadır. Çemen tohumu içeriğindeki bir amino asit nedeniyle diyabetik insanlarda insülin salınımının artması neden olur. .Kaynak.http://www.7gunsaglik.com.tr,
Kahverengi Cilt Lekeleri ve Cilt Sorunları için Doğal Tedavi
Her gün cilt bir çok dış etkilerle karşı karşıya kalmaktadır, cilt bakımı insan sağlığı için çok önemlidir, estetik sorunlar çeşitli ruhsal sorunlara yol açabilir, ruhsal sorunlar ise dahar erken kırışıklıklar, cilt lekeleri, kuru cilt sahip ve cilt solmalarını tetikler..
Sağlıklı bir cilt için iyi bir günlük dinlenme, iyi hidrasyon (Su dengesi), yeterli kalitede besin bir diyet gereklidir. Stres, depresyon, duygusal durumlar, beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzı cilte bir takım bozukluklara neden olur.
Bu makalede Cilt tazeliği ve cilt sağlığı için geleneksel cilt bakımı, kuru, yağlı ve soluk ciltler için bitkisel tedavi yöntemleri önerilmiştir.
CİLT LEKELERİ İÇİN MASKE
Bilinen kayıtlarda, Orta çağdan itibaren birçok insan ciltteki koyu lekelerden muzdarip. Cilt üzerindeki lekeler karaciğer problemleri gibi çeşitli faktörlere bağlı olabilir.
Bunun için, her gün taze havuç suyu, salatalık suyu ve yonca suyu içmek tavsiye edilir. Kullandığınız sebze çok taze olmalı ve bu taze sebzeler suyu sıkılarak kullanılmalıdır. Ayrıca C vitamini için yarım bardak sıcak su içinde sulandırılmış limon suyu tüketimi karaciğer için mükemmel bir ilaçtır ve cilt üzerindeki lekeleri ortadan kaldırmaya yardımcı olur.
Yukarıda sayılan önerilere ek olarak aşağıda önerilen cilt maskesi ise cilt üzerindeki lekeler ve siyah noktaları ortadan kaldırmaya yardımcı olacaktır.
Malzemeler:
Hint yağı: 2 çay kaşığı (ya da kakao yağı)
Avokado Bir dilim
Bir yumurta sarısı
5/1 Kıyılmış maydanoz demeti
Hazırlama ve uygulama:
1. Sürülebilir hamur elde edene kadar tüm malzemeleri karıştırın.
2. Yavaşça bu krem ile her gece cildinizi ovalayın kuru pamuk yardımıyla yüzünüzü hafifce temizleyin.
KURU CİLT İÇİN DOĞAL TEDAVİ
Malzemeler:
Akasya çiçeği: 2 yemek kaşığı
Mürver Çiçeği: 2 yemek kaşığı
Papatya : 1 yemek kaşığı
Meyan Kökü: 1 yemek kaşığı (ince öğütülmüş)
Lavanta : 1 yemek kaşığı
Rezene: 1 yemek kaşığı
Adaçayı: 3 yemek kaşığı
Hazırlama ve uygulama:
1. Tüm kuru malzemeyi karıştırın
2. Kaynar bir bardak su için iki yemek kaşığı ekleyin ve 15 dakika demleyin.
3. Temiz bir havlu üzerine su ve otları boşaltın. Bu Islak havlu ile yüzünü kaplayın, sıcaklık dayanabileceğiniz eşikte olmalıdır. Soğuyana kadar havluyu yüzünüzde bırakın.
4. Havluyu kaldırın birkaç dakika bekleyin, bir nemlendirici krem olarak aloe veya yağını yüzünüze uygulayın.
CİLT KIRIŞIKLIKLARI İÇİN DOĞAL TEDAVİ
A ve E vitaminleri eksiklikleri yüz bölgesinde ve çevresinde erken kırışıklıklara neden olur, erken kırışıklıkların bir başka nedenide kötü hidrasyondur (Su Dengesi). Yeterli Su kullanılımına özen gösterilmelidir. Genel bir kural olarak, vücutta oluşan zararlı maddelerin atımını sağlamak ve vücut sıvı dengesini koruyabilmek için günde 8-10 bardak (2.5 litre) su tüketilmesi önerilmektedir. Yediğimiz besinler ve içecekler yoluyla da vücudumuza su sağlarız. Örneğin sebze ve meyvelerin yaklaşık 85-% 90'ı, 1 su bardağı sütün %90'ı sudur. Sürekli olarak havuç ve kereviz içeren taze sebze suları tüketlmelidir. Vucut hidrasyonu ile birlikte aşağıdaki doğal tedevilerin uygulanması ile önemli ölçüde erken kırışıklıklar azalacak, cildiniz elastik yapıyaya dönecektir.
Malzemeler:
Aloe jel : 1 yemek kaşığı
Kakao yağı : 1 yemek kaşığı
Zeytinyağı : 1 yemek kaşığı
Hazırlama ve Uygulama:
Malzemeleri birbirleriyle iyice karıştırın. Daha iyi sonuç elde etmek için, pirinç unu ile cildinizi ovalayın. Cildinizi ılık bir suyla yıkayın, Banyo öncesi yüzünüzü prinç unu ile oavalayarak banyo yapmanız önerilir. Banyodan sonra hazırlamış olduğunuz karışımı pamuk yardımıyla yüzünüze uygulayın.
SOLUK CİLTLER İÇİN DOĞAL TEDAVİ
Aşağıdaki malzemeler ile hazırlayacağınız krem cildinizin genç bir görünüm kazanması ve cildin esneklik kazanması için çok etkilidir. Ayrıca cildi yumuşatır ve cilt tonunun belirlenmesine yardımcı olur..
Malzemeler:
Okaliptüs balı: 1 Yemek kaşığı
Bir adet limon suyu
Adaçayı suyu: iki yemek kaşığı
Aloe : 1 yemek kaşığı
Hazırlama ve Uygulama
Malzemeleri İyice karıştırın ve her gün 15 dakika boyunca yüzünüze uygulayın. 15 Dakika beklettikten sonra sıcak suya batırılmış bir parça pamuk ile yüzünüzü temizleyin.. .Kaynak.http://www.7gunsaglik.com.tr,
Sağlıklı bir cilt için iyi bir günlük dinlenme, iyi hidrasyon (Su dengesi), yeterli kalitede besin bir diyet gereklidir. Stres, depresyon, duygusal durumlar, beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzı cilte bir takım bozukluklara neden olur.
Bu makalede Cilt tazeliği ve cilt sağlığı için geleneksel cilt bakımı, kuru, yağlı ve soluk ciltler için bitkisel tedavi yöntemleri önerilmiştir.
CİLT LEKELERİ İÇİN MASKE
Bilinen kayıtlarda, Orta çağdan itibaren birçok insan ciltteki koyu lekelerden muzdarip. Cilt üzerindeki lekeler karaciğer problemleri gibi çeşitli faktörlere bağlı olabilir.
Bunun için, her gün taze havuç suyu, salatalık suyu ve yonca suyu içmek tavsiye edilir. Kullandığınız sebze çok taze olmalı ve bu taze sebzeler suyu sıkılarak kullanılmalıdır. Ayrıca C vitamini için yarım bardak sıcak su içinde sulandırılmış limon suyu tüketimi karaciğer için mükemmel bir ilaçtır ve cilt üzerindeki lekeleri ortadan kaldırmaya yardımcı olur.
Yukarıda sayılan önerilere ek olarak aşağıda önerilen cilt maskesi ise cilt üzerindeki lekeler ve siyah noktaları ortadan kaldırmaya yardımcı olacaktır.
Malzemeler:
Hint yağı: 2 çay kaşığı (ya da kakao yağı)
Avokado Bir dilim
Bir yumurta sarısı
5/1 Kıyılmış maydanoz demeti
Hazırlama ve uygulama:
1. Sürülebilir hamur elde edene kadar tüm malzemeleri karıştırın.
2. Yavaşça bu krem ile her gece cildinizi ovalayın kuru pamuk yardımıyla yüzünüzü hafifce temizleyin.
KURU CİLT İÇİN DOĞAL TEDAVİ
Malzemeler:
Akasya çiçeği: 2 yemek kaşığı
Mürver Çiçeği: 2 yemek kaşığı
Papatya : 1 yemek kaşığı
Meyan Kökü: 1 yemek kaşığı (ince öğütülmüş)
Lavanta : 1 yemek kaşığı
Rezene: 1 yemek kaşığı
Adaçayı: 3 yemek kaşığı
Hazırlama ve uygulama:
1. Tüm kuru malzemeyi karıştırın
2. Kaynar bir bardak su için iki yemek kaşığı ekleyin ve 15 dakika demleyin.
3. Temiz bir havlu üzerine su ve otları boşaltın. Bu Islak havlu ile yüzünü kaplayın, sıcaklık dayanabileceğiniz eşikte olmalıdır. Soğuyana kadar havluyu yüzünüzde bırakın.
4. Havluyu kaldırın birkaç dakika bekleyin, bir nemlendirici krem olarak aloe veya yağını yüzünüze uygulayın.
CİLT KIRIŞIKLIKLARI İÇİN DOĞAL TEDAVİ
A ve E vitaminleri eksiklikleri yüz bölgesinde ve çevresinde erken kırışıklıklara neden olur, erken kırışıklıkların bir başka nedenide kötü hidrasyondur (Su Dengesi). Yeterli Su kullanılımına özen gösterilmelidir. Genel bir kural olarak, vücutta oluşan zararlı maddelerin atımını sağlamak ve vücut sıvı dengesini koruyabilmek için günde 8-10 bardak (2.5 litre) su tüketilmesi önerilmektedir. Yediğimiz besinler ve içecekler yoluyla da vücudumuza su sağlarız. Örneğin sebze ve meyvelerin yaklaşık 85-% 90'ı, 1 su bardağı sütün %90'ı sudur. Sürekli olarak havuç ve kereviz içeren taze sebze suları tüketlmelidir. Vucut hidrasyonu ile birlikte aşağıdaki doğal tedevilerin uygulanması ile önemli ölçüde erken kırışıklıklar azalacak, cildiniz elastik yapıyaya dönecektir.
Malzemeler:
Aloe jel : 1 yemek kaşığı
Kakao yağı : 1 yemek kaşığı
Zeytinyağı : 1 yemek kaşığı
Hazırlama ve Uygulama:
Malzemeleri birbirleriyle iyice karıştırın. Daha iyi sonuç elde etmek için, pirinç unu ile cildinizi ovalayın. Cildinizi ılık bir suyla yıkayın, Banyo öncesi yüzünüzü prinç unu ile oavalayarak banyo yapmanız önerilir. Banyodan sonra hazırlamış olduğunuz karışımı pamuk yardımıyla yüzünüze uygulayın.
SOLUK CİLTLER İÇİN DOĞAL TEDAVİ
Aşağıdaki malzemeler ile hazırlayacağınız krem cildinizin genç bir görünüm kazanması ve cildin esneklik kazanması için çok etkilidir. Ayrıca cildi yumuşatır ve cilt tonunun belirlenmesine yardımcı olur..
Malzemeler:
Okaliptüs balı: 1 Yemek kaşığı
Bir adet limon suyu
Adaçayı suyu: iki yemek kaşığı
Aloe : 1 yemek kaşığı
Hazırlama ve Uygulama
Malzemeleri İyice karıştırın ve her gün 15 dakika boyunca yüzünüze uygulayın. 15 Dakika beklettikten sonra sıcak suya batırılmış bir parça pamuk ile yüzünüzü temizleyin.. .Kaynak.http://www.7gunsaglik.com.tr,
Cilt Bakımında Kullanılan Bitkisel Özlü Besleyicil...
Bir önceki, yazımızda Sivilce (Akne) tedavisinde bitki özlerinden elde edilen uçucu yağların önemi ve bu yağların tedavi edici özelliklerine değinmiştik. Bkz: Uçucu Yağlar ve Bitki Özleri ile Sivilce (Akne) Tedavisi. Bu yazımızda bitki özlerinden elde edilen saf uçucu yağların tahriş edici özelliklerini azaltıcı, sivilce tedavilerini destekleyici, bitki özlerinden elde edilen diğer taşıyıcı yağları ele alacağız.
Bitki özlerinden elde edilen taşıyıcı yağlar da cilt güzelliği açısından belirli etkilere sahiptir. Bir kısım taşıyıcı yağların da sivilce ve akne tedavisi üzerinde belirgin etkilere sahip, iyileştirici özellikleri olduğu kanıtlanmıştır.
Taşıyıcı yağlar içerisinde en populer Jojoba Yağıdır. Diğer populer taşıyıcı yağlar ise Zeytin yağı, üzüm çekirdeği yağı, avokado yağı, hindistancevizi yağı ve tatlı badem yağı olarak sayılabilir. Bu bitkilerden elde edilen taşıyıcı yağlar cilt bakımı ve Akne tedavisi üzerinde etkili olan uçucu yağlar ile birleştirilerek (sivilce) doğal tedavisinde yardımcı meteryal olarak kullanılır.
Jojoba Yağı
Jojoba yağı, Topikal kullanım için kullanılan, çay ağacı, papatya, Okaliptüs, lavanta, sandal ağacı yağı gibi uçucu yağların karışımlarında en popüler taşıyıcı yağlardan biridir. Teknik olarak, jojoba yağı aslında bir yağ değil, bir sıvı balmumudur. Rafine jojoba yağı kokusuz ve renksiz ve hemen hemen tüm uçucu yağlar için iyi bir çözücü olarak kullanılmaktadır. Jojoba bitkisinin tohumdan üretilen uçucu yağ (Simmondsia chinensis ), Amerika Birleşik Devletleri ve Meksika'da sivilce (akne) tedavisinde geniş bir yelpazede kullanılmaktadır.
Aloe Vera
Aloe Vera özü, geniş bir uygulama alanı bulan çok popüler bir bileşenidir. Aloe Vera Topikal kullanımda güneş yanığı ve diğer cilt tahrişleri ile ilişkili ağrı ve inflamasyonu azaltmak için yatıştırıcı bir madde olarak kullanılır. Aynı zamanda, bir sindirim aracı olarak oral olarak alınabilir. Sivilce (Akne) doğal Tıp tedavisinde, genellikle kızarıklık ve şişkinlikleri azaltmak ve sebum salgıları normalleştirmek için, Çay ağacı, Okaliptüs, lavanta, sandal ağacı yağı gibi uçucu topikal yağlar ile su bazlı diğer bitki özleriyle birleştirilir. Aloe Vera özü, polisakkaritler, lektinlerin ve mannanlar da dahil olmak üzere cilt sağlığında etkili olan bir dizi aktif maddeler içerir.
Beyaz Söğüt (Willow) Ağacı Özü
Beyaz söğüt kabuğu M.Ö 500 yılından bu yana ağrı ve inflamasyonu azaltmak için kullanılmıştır. Beyaz söğüt özü yaygın olarak kullanılan ağrı kesici aspirinin (asetil salisilik asit) ham maddesinin elde edildiği Salix ağacının yakın akrabasıdır Beyaz söğüt kabuğu önemli miktarda salisin içerir. Beyaz söğüt özü Doğal Tıpta akne tedavisinde kullanılan, Çay ağacı, Okaliptüs, lavanta, sandal ağacı yağı gibi uçucu topikal yağlarla birleştirilerek akne ile ilişkili ağrıların azaltılmasında yardımcı bir etken madde olarak kullanılır.
Witch Hazel (Cadı Fındığı)
Cadı fındığı Diğer bir ismi sihirli ceviz olan bitkidir. Cadı fındığı, cilt hastalıklarında tedavi amaçlı kullanılır. Amerika Kızılderilileri, her türlü cilt sorunlarında Cadı Fındığı bitkisini tedavinin ayrılmaz bir parçası olarak kullanmışlardır. Cadı Fındığı ekstresi, antibakteriyel, anti-mantar ve anti-oksidan aktivite gösteren biyolojik moleküllerin bir karışımını içerir. Buna ek olarak, ciltteki kızarıklıkları azaltmak ve şişkinliklerde yararlı olabilir. Cadı Fındığı özü, kılcal kan damarlarında daralmaya neden olur. Cadı fındığı özü yaygın olarak kullanılan, Çay ağacı, Okaliptüs, lavanta, sandal ağacı yağı gibi uçucu topikal yağlarla karıştırılarak sivilce (akne) tedavisinde kızarıklıkların azaltılmasında yardımcı ve etken madde olarak kullanılır.
Papaya ve Mango Özleri
Tropikal bir meyve olan Papaya ve mango özleri bir çok özellikleri ile doğal tıpta kullanılır. Her iki meyvede anti-oksidanlar ve diğer önemli fitokimyasalları yüksek düzeyde içerir, ama bunları özellikle benzersiz ve yararlı kılan, yüksek düzeyde proteaz enzim içermeleridir. Doğal Tıpta ve daha yaygın uygulamalarda, papaya ve mango özlü maskeler peeling için kullanılır. Proteazlar, cilt yüzeyinde eski, keratinize hücreleri parçalayarak doğal dökülme sürecine yardım eder ve bu enzimler cilt geliştirme, gençleştirme yeteneğine sahiptir.
Allerjik hassasiyete sahip ciltlerde papaya ve mango özleri ile hazırlanmış maskeler kullandığında dikkatli olunması gerekir. Allerjik bünyelerin, Mango ve Papaya özleri kullanılmadan önce, bu özler bilekler veya koltuk altlarına sürülerek tast edilmelidir..Kaynak.http://www.7gunsaglik.com.tr,
Bitki özlerinden elde edilen taşıyıcı yağlar da cilt güzelliği açısından belirli etkilere sahiptir. Bir kısım taşıyıcı yağların da sivilce ve akne tedavisi üzerinde belirgin etkilere sahip, iyileştirici özellikleri olduğu kanıtlanmıştır.
Taşıyıcı yağlar içerisinde en populer Jojoba Yağıdır. Diğer populer taşıyıcı yağlar ise Zeytin yağı, üzüm çekirdeği yağı, avokado yağı, hindistancevizi yağı ve tatlı badem yağı olarak sayılabilir. Bu bitkilerden elde edilen taşıyıcı yağlar cilt bakımı ve Akne tedavisi üzerinde etkili olan uçucu yağlar ile birleştirilerek (sivilce) doğal tedavisinde yardımcı meteryal olarak kullanılır.
Jojoba Yağı
Jojoba yağı, Topikal kullanım için kullanılan, çay ağacı, papatya, Okaliptüs, lavanta, sandal ağacı yağı gibi uçucu yağların karışımlarında en popüler taşıyıcı yağlardan biridir. Teknik olarak, jojoba yağı aslında bir yağ değil, bir sıvı balmumudur. Rafine jojoba yağı kokusuz ve renksiz ve hemen hemen tüm uçucu yağlar için iyi bir çözücü olarak kullanılmaktadır. Jojoba bitkisinin tohumdan üretilen uçucu yağ (Simmondsia chinensis ), Amerika Birleşik Devletleri ve Meksika'da sivilce (akne) tedavisinde geniş bir yelpazede kullanılmaktadır.
Aloe Vera
Aloe Vera özü, geniş bir uygulama alanı bulan çok popüler bir bileşenidir. Aloe Vera Topikal kullanımda güneş yanığı ve diğer cilt tahrişleri ile ilişkili ağrı ve inflamasyonu azaltmak için yatıştırıcı bir madde olarak kullanılır. Aynı zamanda, bir sindirim aracı olarak oral olarak alınabilir. Sivilce (Akne) doğal Tıp tedavisinde, genellikle kızarıklık ve şişkinlikleri azaltmak ve sebum salgıları normalleştirmek için, Çay ağacı, Okaliptüs, lavanta, sandal ağacı yağı gibi uçucu topikal yağlar ile su bazlı diğer bitki özleriyle birleştirilir. Aloe Vera özü, polisakkaritler, lektinlerin ve mannanlar da dahil olmak üzere cilt sağlığında etkili olan bir dizi aktif maddeler içerir.
Beyaz Söğüt (Willow) Ağacı Özü
Beyaz söğüt kabuğu M.Ö 500 yılından bu yana ağrı ve inflamasyonu azaltmak için kullanılmıştır. Beyaz söğüt özü yaygın olarak kullanılan ağrı kesici aspirinin (asetil salisilik asit) ham maddesinin elde edildiği Salix ağacının yakın akrabasıdır Beyaz söğüt kabuğu önemli miktarda salisin içerir. Beyaz söğüt özü Doğal Tıpta akne tedavisinde kullanılan, Çay ağacı, Okaliptüs, lavanta, sandal ağacı yağı gibi uçucu topikal yağlarla birleştirilerek akne ile ilişkili ağrıların azaltılmasında yardımcı bir etken madde olarak kullanılır.
Witch Hazel (Cadı Fındığı)
Cadı fındığı Diğer bir ismi sihirli ceviz olan bitkidir. Cadı fındığı, cilt hastalıklarında tedavi amaçlı kullanılır. Amerika Kızılderilileri, her türlü cilt sorunlarında Cadı Fındığı bitkisini tedavinin ayrılmaz bir parçası olarak kullanmışlardır. Cadı Fındığı ekstresi, antibakteriyel, anti-mantar ve anti-oksidan aktivite gösteren biyolojik moleküllerin bir karışımını içerir. Buna ek olarak, ciltteki kızarıklıkları azaltmak ve şişkinliklerde yararlı olabilir. Cadı Fındığı özü, kılcal kan damarlarında daralmaya neden olur. Cadı fındığı özü yaygın olarak kullanılan, Çay ağacı, Okaliptüs, lavanta, sandal ağacı yağı gibi uçucu topikal yağlarla karıştırılarak sivilce (akne) tedavisinde kızarıklıkların azaltılmasında yardımcı ve etken madde olarak kullanılır.
Papaya ve Mango Özleri
Tropikal bir meyve olan Papaya ve mango özleri bir çok özellikleri ile doğal tıpta kullanılır. Her iki meyvede anti-oksidanlar ve diğer önemli fitokimyasalları yüksek düzeyde içerir, ama bunları özellikle benzersiz ve yararlı kılan, yüksek düzeyde proteaz enzim içermeleridir. Doğal Tıpta ve daha yaygın uygulamalarda, papaya ve mango özlü maskeler peeling için kullanılır. Proteazlar, cilt yüzeyinde eski, keratinize hücreleri parçalayarak doğal dökülme sürecine yardım eder ve bu enzimler cilt geliştirme, gençleştirme yeteneğine sahiptir.
Allerjik hassasiyete sahip ciltlerde papaya ve mango özleri ile hazırlanmış maskeler kullandığında dikkatli olunması gerekir. Allerjik bünyelerin, Mango ve Papaya özleri kullanılmadan önce, bu özler bilekler veya koltuk altlarına sürülerek tast edilmelidir..Kaynak.http://www.7gunsaglik.com.tr,
Sivilce - Akne Tedavisinde Kırmızı Turp
Dermatoloji ve sivilce (akne) tedavisi için kullanılan Antibiyotikler çoğu zaman hassas ciltlerde sivilce izi bırakır.
Kırmızı Turp içeriğinde sivilcelere (akne) neden olan bakterileri azaltmada etkili bir doğal madde vardır. Bu madde ilginç bir şekilde cilt için gerekli olan bakterileri etkilemez fakat sivilcelere (akne) neden olan bakterileri en aza indirger ve sivilce izi gibi olumsuz etkilere neden olmaz.
Cilt üzerinde yaşayan bakteriler, cildin sağlıklı, normal ve dengeli bir düzeyde kalmasına yardımcı olur. Ancak, ciltte yaşayan bir bakteri türü (Propionibacterium acnes olarak da bilinir) cilt gözeneklerinde yağlanma ve alt deri tabakasında iç dengesizliklere yol açar.
Bu bakteri türü cilt gözeneklerini tıkar, özellikle kıl köklerinin iltihabik hastalığına ve buna bağlı olarak ciltte sivilce oluşumuna neden olur.
Bu bakterilerin faaliyeti, cilt yağlanmasının en üst seviyede olduğu ergenlik çağlarında ise had safhadadır. Kırmızı Turp içeriğinde bulunan bir doğal madde sivilcelere (akne) neden olan bakterileri azaltmada ve dengeli bir seviyede tutmaktadır..
Akne Tedavisi İçin Gerekli Malzemeler:
1 adet kırmızı turp, Elde edilen turp suyuyla aynı oranda elma sirkesi ve ağzı kapanabilir hava almayacak küçük bir kavanoz.
Hazırlanışı:
Kırmızı turpu bol suyla yıkayın, kırmızı turpu kabuklarıyla birlikte temiz ve porselen bir tabağın içine rendenin ince tarafıyla rendeleyin. Rendelediğiniz turpu temiz bir tülbent ile süzün, elde ettiğiniz turp suyunu elma sirkesiyle bire bir oranında karıştırın. Bu karışımı ağzı kapalı bir kavanoza bırakın ve güneş görmeyen serin bir ortamda, üç gün bekletin.
Kullanımı:
Bu karışımı 12 saatte bir (Yatmadan önce sürülmesi önerilir) bir pamuk yardımıyla, sivilce ve siyah noktaların üzerine sürün. Bu karışımı 10 gün boyunca aksatmadan kullanın.
Kırmızı Turp içeriğinde sivilcelere (akne) neden olan bakterileri azaltmada etkili bir doğal madde vardır. Bu madde ilginç bir şekilde cilt için gerekli olan bakterileri etkilemez fakat sivilcelere (akne) neden olan bakterileri en aza indirger ve sivilce izi gibi olumsuz etkilere neden olmaz.
Cilt üzerinde yaşayan bakteriler, cildin sağlıklı, normal ve dengeli bir düzeyde kalmasına yardımcı olur. Ancak, ciltte yaşayan bir bakteri türü (Propionibacterium acnes olarak da bilinir) cilt gözeneklerinde yağlanma ve alt deri tabakasında iç dengesizliklere yol açar.
Bu bakteri türü cilt gözeneklerini tıkar, özellikle kıl köklerinin iltihabik hastalığına ve buna bağlı olarak ciltte sivilce oluşumuna neden olur.
Bu bakterilerin faaliyeti, cilt yağlanmasının en üst seviyede olduğu ergenlik çağlarında ise had safhadadır. Kırmızı Turp içeriğinde bulunan bir doğal madde sivilcelere (akne) neden olan bakterileri azaltmada ve dengeli bir seviyede tutmaktadır..
Akne Tedavisi İçin Gerekli Malzemeler:
1 adet kırmızı turp, Elde edilen turp suyuyla aynı oranda elma sirkesi ve ağzı kapanabilir hava almayacak küçük bir kavanoz.
Hazırlanışı:
Kırmızı turpu bol suyla yıkayın, kırmızı turpu kabuklarıyla birlikte temiz ve porselen bir tabağın içine rendenin ince tarafıyla rendeleyin. Rendelediğiniz turpu temiz bir tülbent ile süzün, elde ettiğiniz turp suyunu elma sirkesiyle bire bir oranında karıştırın. Bu karışımı ağzı kapalı bir kavanoza bırakın ve güneş görmeyen serin bir ortamda, üç gün bekletin.
Kullanımı:
Bu karışımı 12 saatte bir (Yatmadan önce sürülmesi önerilir) bir pamuk yardımıyla, sivilce ve siyah noktaların üzerine sürün. Bu karışımı 10 gün boyunca aksatmadan kullanın.
Saçkıran Hastalığı Nedenleri ve Doğal Çözümler
Saçkıran Hastalığı (Alopesi Areata) nedir?
Saçkıran hastalığı genellikle saç bölgesinde yuvarlak yamalar halinde kelliğe neden olan bir saç dökülmesi durumdur. Bu hastalığa bazen yüzde sakal bölgelirinde de ratlanır. Bazı durumlarda, saçkıran hastalığı bazı otoimmün hastalıklar ile ilişkili olmasına rağmen saçkıran hastalığının nedeni bilinmemektedir. İnsanların yaklaşık beşte birinde yada ailesinde yaşanmış bir saçkıran hastalığı öyküsü vardır.
Saçkıran Hastalığı için Doğal ve Bitkisel Çözümler
Saçkıran hastalığında dökülen bölgedeki saç genellikle herhangi bir tedaviye gerek kalmadan bir yıl içinde tekrar çıkar. Aşağıda saçkıran hastalığı için araştırılmış bazı doğal çözümler vardır.
1) Saçkıran Hastalığında Uçucu Yağlar
Uçucu Kombinasyon yağlar saçkıran hastalığına yakalanmış 86 kişi üzerinde denenmiştir. Bu kombinasyon yağlar kekik, biberiye, lavanta, sedir ağacı yağından oluşan bir uçucu yağlar kanşımıdır. Kekik, biberiye, lavanta, sedir ağacı yağı aynı oranlarda karıştırılmış ve bu yağ, günlük olarak kafa derisi içine masaj edilmiştir.
7 ay sonra, uçucu yağ karışımı kullanan 83 kişiden 41 kişide iyileşme gözlenmiştir. Bu uçucu yağ karışımının hiçbir yan etkisi yoktur fakat esansiyel yağların topikal uygulama ile ilişkili olmasına rağmen, bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara neden olabilir.
2) Saçkıran hastalığında Soğan Suyu
Dermatoloji Dergisinde yayınlanan bir çalışmada, saçkıran hastalığı olan kişilerde soğan suyu etkisi incelenmiştir. Saçkıran hastalığı bulunan 8i kadın, 23 kişiye, iki ay boyunca günde iki kez hastalıklı bölgeye soğan suyu uygulanmıştır.
Soğan suyu uygulanan insanların tedavinde iki hafta içinde 17 kişide saç büyümeye başlamış,. 4. haftada, saç çıkan kişi sayısı 19, altı hafta sonra, saç çıkan kişi sayısı 20 olmuştur. bu oran % 86.9 olarak gerçekleşmiştir. Soğan suyu uygulamasındaki iyileştirme erkekler arasında anlamlı derecede yüksek bulunmuştur.
3) Saçkıran Hastalığında Hipnoz Tedavisi
Saçkıran hastalığı olan kişilerde saç büyüme ve gelişimi üzerinde hipnozun kullanımını araştırılmıştır. Çalışmalara saçkıran hastalığı bulunan 28 kişi yer katılmıştır.
Hipnoz tedavisinden sonra, tüm hastalarda anksiyete ve depresyon tedavisinde iyileşmeler gözlemlenmiş, hipnoterapide 3 ila 8 seans sonra 28 kişi arasında, 12 kişide saçkıran hastalığı olan bölgede saç büyüme gözlemlenmiştir.
Bu veriler ışığında saçkıran hastalığına, çevresel faktörlerle birlikte stresinde neden olduğu söylenebilir.
Saçkıran hastalığı nedenleri hakkında daha büyük ve iyi tasarlanmış çalışmalara ihtiyaç vardır.
Saçkıran hastalığı genellikle saç bölgesinde yuvarlak yamalar halinde kelliğe neden olan bir saç dökülmesi durumdur. Bu hastalığa bazen yüzde sakal bölgelirinde de ratlanır. Bazı durumlarda, saçkıran hastalığı bazı otoimmün hastalıklar ile ilişkili olmasına rağmen saçkıran hastalığının nedeni bilinmemektedir. İnsanların yaklaşık beşte birinde yada ailesinde yaşanmış bir saçkıran hastalığı öyküsü vardır.
Saçkıran Hastalığı için Doğal ve Bitkisel Çözümler
Saçkıran hastalığında dökülen bölgedeki saç genellikle herhangi bir tedaviye gerek kalmadan bir yıl içinde tekrar çıkar. Aşağıda saçkıran hastalığı için araştırılmış bazı doğal çözümler vardır.
1) Saçkıran Hastalığında Uçucu Yağlar
Uçucu Kombinasyon yağlar saçkıran hastalığına yakalanmış 86 kişi üzerinde denenmiştir. Bu kombinasyon yağlar kekik, biberiye, lavanta, sedir ağacı yağından oluşan bir uçucu yağlar kanşımıdır. Kekik, biberiye, lavanta, sedir ağacı yağı aynı oranlarda karıştırılmış ve bu yağ, günlük olarak kafa derisi içine masaj edilmiştir.
7 ay sonra, uçucu yağ karışımı kullanan 83 kişiden 41 kişide iyileşme gözlenmiştir. Bu uçucu yağ karışımının hiçbir yan etkisi yoktur fakat esansiyel yağların topikal uygulama ile ilişkili olmasına rağmen, bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara neden olabilir.
2) Saçkıran hastalığında Soğan Suyu
Dermatoloji Dergisinde yayınlanan bir çalışmada, saçkıran hastalığı olan kişilerde soğan suyu etkisi incelenmiştir. Saçkıran hastalığı bulunan 8i kadın, 23 kişiye, iki ay boyunca günde iki kez hastalıklı bölgeye soğan suyu uygulanmıştır.
Soğan suyu uygulanan insanların tedavinde iki hafta içinde 17 kişide saç büyümeye başlamış,. 4. haftada, saç çıkan kişi sayısı 19, altı hafta sonra, saç çıkan kişi sayısı 20 olmuştur. bu oran % 86.9 olarak gerçekleşmiştir. Soğan suyu uygulamasındaki iyileştirme erkekler arasında anlamlı derecede yüksek bulunmuştur.
3) Saçkıran Hastalığında Hipnoz Tedavisi
Saçkıran hastalığı olan kişilerde saç büyüme ve gelişimi üzerinde hipnozun kullanımını araştırılmıştır. Çalışmalara saçkıran hastalığı bulunan 28 kişi yer katılmıştır.
Hipnoz tedavisinden sonra, tüm hastalarda anksiyete ve depresyon tedavisinde iyileşmeler gözlemlenmiş, hipnoterapide 3 ila 8 seans sonra 28 kişi arasında, 12 kişide saçkıran hastalığı olan bölgede saç büyüme gözlemlenmiştir.
Bu veriler ışığında saçkıran hastalığına, çevresel faktörlerle birlikte stresinde neden olduğu söylenebilir.
Saçkıran hastalığı nedenleri hakkında daha büyük ve iyi tasarlanmış çalışmalara ihtiyaç vardır.
Ağız Kokusunun Nedenleri ve Bitkisel Öneriler
Kötü ağız kokusu, birçok insanın yaşamını etkileyen, kişisel ve iş ilişkilerini sınırlayan, her dört kişiden birinde görülen bir sorundur. Kötü nefes kişilerde özgüven eksikliğine neden olan, psikolojik sorunlara yola açabilecek olan bir rahatsızlıktır.
Ağız kokusunun bir çok nedeni olabilir, Akciğerlerden gelen kokuaAğız kokusu değildir, bu bir nefes kokusudur. Nefes kokusu, akciğer enfeksiyonlarının (pnömoni bronşit vs.) yol açtığı yada Sindirim sistemi bozukluklarından kaynaklarınır. Besinlerin gereği şekilde sindirilemediği zaman sindirim kanalında açığa çıkan gazlar kişinin isteği ve bilgisi dışında ağıza yükselir.
Şeker, gut ve diyaliz hastalarında ağız kokusu görülür. Bu tür hastalarda kimyası değişen kan gazlarının Akciğerler yoluyla dışarıya atılması kötü nefes sorunlarına yol açar.
Ağız Kokusunun Başlıca Nedenleri
Bakteriler : Kötü nefesin çoğu bakteri kaynaklıdır, Bakteriler yemek artıklarınında ürememeye başlar, üreme esnasındaki salgılamalar kötü nefese neden olur.
Ağız Hastalıkları : Diş eti iltihabı veya diş eti hastalıkları gibi bazı ağız hastalıkları kötü koku nedenidir.
Diğer hastalıklar : Diyabet, Karaciğer hastalıkları , mide, duodenum ülseri , böbrek sorunları, ağız yaraları, kanser.
Gıda : Bazı gıdalar ağız kokusu nedenidir. Sarımsak, soğan, sosis, fermente peynir, balık.
Stres : Duygusal stres, kötü sindirim ve emilime neden olabilir, örneğin stress altında çiğnenmeden yutulan gıdalar sindirim sorunlarına dolayısı ile kötü kokuya neden olur.
Tükürük salgısının az olması : Tükürük eksikliği kötü kokuya neden olur. Tükürük ağızda bakterilere karşı asitlik hareket oluşturur, bu nedenle ağız genellikle sabahları daha kötü bir kokusu vardır. İyi bir tükürük salgısı ağız kokusu ortadan kaldırmak için en iyi kaynaktır. Ağız kuruluğu tükürük eksikliği ile karakterize edilen bir ağız hastalıktır, tükürük eksiğliği kötü nefesden sorumlu olabilir .
Kimyasal zehirlenme : Siyanür ile bazı toksik kimyasallar ağız kokusunda sorumludur , bu nedenle kimyasal zehirlenme ağızda acı badem gibi tanıdık bir koku üretir .
Ağız Kokusu Tanısı ve Tedavisi
Bu yazıda sözü edilen önlemlerin kabulü ile ağız kokusunda bir yarar sağlanmadığı takdirde, sorun kronik ağız kokusu ile ilgili bir sorundur. Bu anomalinin gerçek nedenleri için bir Uzman Hekime danışmalısınız.
Diş fırçası ve diş ipi: Genel olarak dişler, dil ve ağız dahil her yemekten sonra ağızda kapsamlı bir temizlik , gerçekleştirilmelidir. Herhangi bir yerde bunu yapmak için durum uygun olmadığında veya diş fırçası, diş ipi gibi eşyaları olmadığında atık miktarını azaltmak için su ile ağzınızı çalkalayın. Biraz elma veya havuç çiğnemek çok yararlı olabilir.
Dilinizi temizleyin : Dil içerdiği yoğun bakteriler nedeniyle ağız kokusundan sorumlu olabilir. Dişlerinizi fırçaladığınız zaman, dilinizide fırçalamayı imhal etmeyin.
Diş hekimini ziyaret edin : Diş çürüğü ya da enfekte yara varlığı kötü nefese neden olabilir bunu ancak bir uzman hekim teşhis edebilir. Düzenli aralıklarla diş hekimini ziyaret edin.
Ağız kokusuna neden olan yemeklerden kaçının : (Sarımsak ve soğan, biraz maydanoz yenmesi ile nötralize edilebilir. ) Hızlı gıda yeme alışkanlığından kaçının, gıdaları çiğnemek, sindirim sistemine yardımcı olur ve bağırsaklarda fermente gıdalar oluşmasını önler .Ağız bakterilerini ortadan kaldırmak ve tükürük salgısını teşvik etmek için su bol miktarda su için.
Vücut sıvıları artırmak ve kabızlık sorununu önlemek için zengin doğal gıdalar ile uygun bir diyet uygulayın. B vitamini eksikliği gibi pek çok besin eksiklikleri, ağız kokusuna neden olabilir . E vitamini içeren gıdalar yemek ağız kokusunu önlemede yardımcı olabilir.
Ağız kokusu gizleme : Kötü nefes durumlarında nane şekeri kullanımı ağız kokusunu gizlemeye yardımcı olur.
Gıdalar ve Kötü Nefes
Uygun bir diyet : Diyet ağız kokusu başlangıcını önleyebilir. Öte yandan ,ağız kokusu önlemek için ilk kural ağız kokusuna neden olan gıdalardan kaçınmaktır. Ağız kokusu olan kişiler içinde , aşağıdaki diyet tavsiyeleri dikkate alınmalıdır. Doğal gıdalar açısından zengin ve bir uygun bir diyet, vücut sıvıları artırmak ve kabızlık sorunu önlemek için bir yoldur . Bazı araştırmalar, B vitamini eksikliğinin ağız kokusuna neden olabileceğini göstermiştir . Bu vitamini içeren gıdalar yemek yardımcı olabilir .
Grup B vitaminleri : Ttam tahıl (buğday , yulaf , arpa , vb), Kuru meyve (fındık, badem, fındık), Sebzeler (lahana, karnabahar, ıspanak, turp, hindiba, marul, bira mayası) dan elde edilebilir.
Bitkiler veya baharat ile ağız kokusunu maskelemek: Ağız kokusu gizlemek için maydanoz uygundur. Yemek sonunda bir miktar maydanoz çiğnemek ağız kokusunu önlemede yardımcı olur. Birçok baharat kokuyu maskelemek için yardımcı olabilir . Tüm bunlar arasında kötü nefesi ortadan kaldırmak için kakule, rezene, anason tohumlarını çiğnemek iyi bir çözüm olabilir.
Klorofil açısından zengin gıdalar ağız kokusunu önler : klorofil ağızı canlandırır ve iyi bir koku sağlar . Birçok endüstriyel gargarada klorofil kendi kompozisyonu içinde yer almasının nedeni budur. Ayrıca klorofil bakımından zengin gıdaların alımı da ağızkokusu azaltır.
Elma, doğal bir diş macunudur : Eğer dişlerinizi fırçalamak için elinizde bir diş fırçası yoksa, bir parça elma çiğneyebilirsiniz. Kötü nefes varsa bunu önlemek için de bir elma yiyebilirsiniz.
Düzenli yiyin : Midede gıda eksikliği ağız kokusu nedenlerindendir. Kısa aralıklarla az öğünler ağız kokusunu önlemede çözümdür.
Kötü Nefes Üreten Gıdalar
Ağız kokusu neden olabilien bazı gıdalar vardır. Ağız kokusu sorunu olan kişiler bu tür gıdaları aşırıya kaçmadan yemeli ya da bazı bitkilerin aromatik özellikleriyle bu kokuyu gizlemeleri gerekir.
Ağız kokusuna neden olan gıdalar şunlardır:
Sarımsak : Sarımsak ağız kokusu üretimi için haklı bir üne sahiptir. Ancak, sarmısak yememek gerçek bir doğal ilaçtan da vazgeçmek anlamına gelir. Sarımsak kapsülleri her durumda kullanabilir veya bir tutam maydanoz çiğneyerek olumsuz kokularaı gizleyebilirsiniz.
Soğan : Soğan ve sarımsak içeriğindeki uçucu yağlar nedeniyle çok kötü koku üreten gıdalardır. Hatta bu uçucu yağ bileşikleri cildin gözenekleri yoluyla atılır, bu nedenle ağız kokusunun yanısıra vucut kokusuna da neden olurlar. Ağız kokusu sorunu olan kişilerin bu iki gıdayı tüketirken özenli ve dikkatli olmalıdır.
Peynir ve süt : Süt, Peynir ve özellikle tedavi amaçlı peynirler (Cabrales peynir, Camembert, Rocafort, vb ) çok kötü koku üretirler.
Diğer hayvansal menşeli diğer gıdalar: Sosis, ton balığı, hamsi ağız kokusuna neden olurlar.
Ağız Kokusu için bitkisel Tedavi Yöntemleri
Kötü nefes tedavisinde fitoterapinin Ağız bakterileri yok eden Antiseptik bitki kullanımı ve Kötü kokuları maskeleyen Aromatik bitki kullanımını içerir.
Nane (Mentha) : Bu sarımsak ve soğan gibi kötü kokulu bitkilerin, soluk vermede ortaya çıkan kötü kokuyu giderir. (Su bardağı başına kurutulmuş bir çay kaşığı nane kaynatılarak günde iki bardak tüketilmelidir.)
Maydanoz (Petroselinum crispum) : Nane ile aynı fonksiyona sahiptir. (Maydanozun ezilmesiyle elde edilen suyu günde 3 yemek kaşığı alın) Maydanozun toksisite etkisi olabilir, tüketiminde aşırıya kaçılmamalıdır.
Anason (Pimpinella anisum ): Anason ağız bakterilerinin üremesini önleyen bir yeteneğe sahiptir. Ağızda bulunan mikroorganizmaların salgıları ağız kokusunun meydana gelmesinden sorumludur. Anason yirmiden fazla aromatik bileşikler (timol, linalol, geraniol, estragol, limonen, kamfen, alfa pinen, alfa terpinen vs) içermektedir. Bu bileşikler kişiye güzel ve taze bir nefes sağlar, Anasonu kötü kokuları maskelemek için kullanabilirsiniz. Kötü nefese bir çare olarak anason meyveleri bir çok kültürde yaygındır. (Yemeklerden sonra üç veya dört anason meyvesi çiğneyebilirsiniz )
Kamkat (fortunella) : Kamkat portakal, mandalina, bergamot, limon gibi turunçgiller ailesinden bir meyvedir. Kamkatı diğerlerinden ayıran özellik kabukları ile yenmesidir. Kamkat ağzın kötü kokmasına neden olan bakterilerle savaşır. Kamkatın antiseptik özellikleri ağız kokusu tedavisinde çok etkili bir çözümdür. .
Ağız Kokusunu önlemek için Harici Kullanılabilecek Bitkiler
Adaçayı (Salvia officinalis) : Adaçayı bakterisidal özellikleri ile sıcak bir su bardağına kurutulmuş bir çay kaşığı Adaçayı demlenerek içilmesi ağız kokusuna neden olan bakterileri öldürmek için yeterlidir.
Okaliptüs (Okaliptüs globulus): Özellikleri adaçayı gibidir, bileşenlerinde bulunan sineol bakteriler ile mücadele açısından etkilidir ve buı amaç için kullanılabilir. Bir çok ticari ağız gargaraları sineol içerir. Okaliptüs yaprakları İsuda kaynatılarak bu suyla gargara yapılması ağız kokusularını önlemede yardımcıdır.
Tarhun (Artemisia Dracunculus) : Tarhun papatyagiller familyasına ait yaygın bir bitkidir. Yaprakları baharat olarak kullanılır. Tarhun ağız kokusunu önlemek için bir çare olarak gösterilmektedir. Tarhun otunda bakterilere karşı etkili bileşenler vardır. Kurutulmuş yaprakları su içinde kaynatılarak hazırlanan infüzyon ile gargara yapılması bakterileri yok etmede etkili olacaktır.
Kekik (Thymus vulgaris) : Ağız iltihapları veya yaralar gibi ağız yaralarının neden olduğu ağız kokularıyla mücadele için ek olarak kekik kullanımı yararlıdır. Kurutulmuş kekik çiçekleri su içerisinde kaynatılıp elde edilen bu enfüzyon ile gargara yapılması kötü nefesi önlemede etkili olabilir.
Biberiye (Rosmarinus officinalis L.) : Kekik aynı özelliklere sahiptir. Suda kurutulmuş biberiye çiçekleri kaynatılarak bu enfüzyon ile gargara yapılması çözüm olabilir.
Rezene (Foeniculum vulgare): Kötü nefes ile mücadele için, yemeklerden sonra rezene bitki tohumlarnı çiğnemek yararlıdır.
Kişniş (Coriandrum sativum) : Kişniş ağız kokularını önlemek için bir çok ülkede kullanılmaktadır . Hindistan'da ağız kokuları ile mücadele için yemeklerden sonra kişniş tohumlarını çiğnemek yaygındır. Ayrıca bir su bardağı su içerisinde bir çay kaşığı kişniş tohumu 3 ila 4 dakika kaynatılarak hazırlanan bu enfüzyon ile gargara yapabilirsiniz.
Tarçın (Tarçın zeylanicum): Tarçın yaklaşık 50 kadar aromatik bileşenler içerir İçeriğinde bulunan Kumarinler ve vanilya ağızda kalan gıdalrda üremeye başlayan bakteri gelişimini engelleyen bakteriyostatik özellikleri ile ağız kokusunu önler. Bir litre suya rendelenmiş bir yemek kaşığı Tarçın kaynatılarak hazırlanan enfüzyon ile Gargara yapılması ağız kokularına neden olan bakteri gelişimini engeller.
Spirulina: Spirulina bir sağlıklı besin veya şifa maddesi olarak Kuzey Amerika ve Avrupa’da gözde bir üründür. Türkiye’de de giderek daha iyi tanınmakta ve tüketimi yaygınlaşmaktadır. Piyasada genelde kapsül, tablet veya toz şeklinde ve diyet ek malzemesi olarak bulunur. spirulina içeriğinde bulunan klorofil ağız kokusu veya kötü koku tedavisi için çok uygundur. Klorofil ağız canlandırır ve iyi bir koku sağlar. Birçok endüstriyel gargara kompozisyon içinde yer almasının nedeni budur.
Kakule (Elettaria cardamomum) : Kakule ağız kokuları ile mücadele için yemeklerden sonra Kakule tohumlarını çiğnemek yaygın olarak özellikle Arap ülkelerinde kullanılmaktadır.
Dereotu (Anethum graveolens): Kullanımı ve etkisi kakule gibidir. Bu bitki tohumlarını çiğneyerek kötü nefesi önleyebilirsiniz.
Maydanoz (Petroselinum crispum): Maydanoz, Sarımsak ve soğan gibi bazı kötü kokulu bitkilerin yol açtığı kötü nefesi giderir. Yemeklerden sonra bir miktar maydanoz çiğnemek etkili olacaktır.
Nane (Mentha piperita) : Nane antibakteriyel özellikleri ile ağız kokusuna neden bakterileri öldürmek için yeterlidir. 3 damla nane tentürü ile diş ve diş etleri ile dil fırçalanmalıdır. Taze nane bitki yaprakları çiğnemek ya da bir su bardağı başına kurutulmuş bir kaşık nane bitkisi kaynatılarak hazırlanan infüzyon ile gargara yapılması etkili olacaktır.
Zencefil (Zingiber officinale) : Zençefil ağız kokularını önlemede çok iyi bilinen bir bitkidir. Özellikle zencefil turşusu kötü nefesi ortadan kaldırmak ve yemeklerden sonra nefes tazelemek için kullanılmaktadır.
.Kaynak.http://www.7gunsaglik.com.tr
Ağız kokusunun bir çok nedeni olabilir, Akciğerlerden gelen kokuaAğız kokusu değildir, bu bir nefes kokusudur. Nefes kokusu, akciğer enfeksiyonlarının (pnömoni bronşit vs.) yol açtığı yada Sindirim sistemi bozukluklarından kaynaklarınır. Besinlerin gereği şekilde sindirilemediği zaman sindirim kanalında açığa çıkan gazlar kişinin isteği ve bilgisi dışında ağıza yükselir.
Şeker, gut ve diyaliz hastalarında ağız kokusu görülür. Bu tür hastalarda kimyası değişen kan gazlarının Akciğerler yoluyla dışarıya atılması kötü nefes sorunlarına yol açar.
Ağız Kokusunun Başlıca Nedenleri
Bakteriler : Kötü nefesin çoğu bakteri kaynaklıdır, Bakteriler yemek artıklarınında ürememeye başlar, üreme esnasındaki salgılamalar kötü nefese neden olur.
Ağız Hastalıkları : Diş eti iltihabı veya diş eti hastalıkları gibi bazı ağız hastalıkları kötü koku nedenidir.
Diğer hastalıklar : Diyabet, Karaciğer hastalıkları , mide, duodenum ülseri , böbrek sorunları, ağız yaraları, kanser.
Gıda : Bazı gıdalar ağız kokusu nedenidir. Sarımsak, soğan, sosis, fermente peynir, balık.
Stres : Duygusal stres, kötü sindirim ve emilime neden olabilir, örneğin stress altında çiğnenmeden yutulan gıdalar sindirim sorunlarına dolayısı ile kötü kokuya neden olur.
Tükürük salgısının az olması : Tükürük eksikliği kötü kokuya neden olur. Tükürük ağızda bakterilere karşı asitlik hareket oluşturur, bu nedenle ağız genellikle sabahları daha kötü bir kokusu vardır. İyi bir tükürük salgısı ağız kokusu ortadan kaldırmak için en iyi kaynaktır. Ağız kuruluğu tükürük eksikliği ile karakterize edilen bir ağız hastalıktır, tükürük eksiğliği kötü nefesden sorumlu olabilir .
Kimyasal zehirlenme : Siyanür ile bazı toksik kimyasallar ağız kokusunda sorumludur , bu nedenle kimyasal zehirlenme ağızda acı badem gibi tanıdık bir koku üretir .
Ağız Kokusu Tanısı ve Tedavisi
Bu yazıda sözü edilen önlemlerin kabulü ile ağız kokusunda bir yarar sağlanmadığı takdirde, sorun kronik ağız kokusu ile ilgili bir sorundur. Bu anomalinin gerçek nedenleri için bir Uzman Hekime danışmalısınız.
Diş fırçası ve diş ipi: Genel olarak dişler, dil ve ağız dahil her yemekten sonra ağızda kapsamlı bir temizlik , gerçekleştirilmelidir. Herhangi bir yerde bunu yapmak için durum uygun olmadığında veya diş fırçası, diş ipi gibi eşyaları olmadığında atık miktarını azaltmak için su ile ağzınızı çalkalayın. Biraz elma veya havuç çiğnemek çok yararlı olabilir.
Dilinizi temizleyin : Dil içerdiği yoğun bakteriler nedeniyle ağız kokusundan sorumlu olabilir. Dişlerinizi fırçaladığınız zaman, dilinizide fırçalamayı imhal etmeyin.
Diş hekimini ziyaret edin : Diş çürüğü ya da enfekte yara varlığı kötü nefese neden olabilir bunu ancak bir uzman hekim teşhis edebilir. Düzenli aralıklarla diş hekimini ziyaret edin.
Ağız kokusuna neden olan yemeklerden kaçının : (Sarımsak ve soğan, biraz maydanoz yenmesi ile nötralize edilebilir. ) Hızlı gıda yeme alışkanlığından kaçının, gıdaları çiğnemek, sindirim sistemine yardımcı olur ve bağırsaklarda fermente gıdalar oluşmasını önler .Ağız bakterilerini ortadan kaldırmak ve tükürük salgısını teşvik etmek için su bol miktarda su için.
Vücut sıvıları artırmak ve kabızlık sorununu önlemek için zengin doğal gıdalar ile uygun bir diyet uygulayın. B vitamini eksikliği gibi pek çok besin eksiklikleri, ağız kokusuna neden olabilir . E vitamini içeren gıdalar yemek ağız kokusunu önlemede yardımcı olabilir.
Ağız kokusu gizleme : Kötü nefes durumlarında nane şekeri kullanımı ağız kokusunu gizlemeye yardımcı olur.
Gıdalar ve Kötü Nefes
Uygun bir diyet : Diyet ağız kokusu başlangıcını önleyebilir. Öte yandan ,ağız kokusu önlemek için ilk kural ağız kokusuna neden olan gıdalardan kaçınmaktır. Ağız kokusu olan kişiler içinde , aşağıdaki diyet tavsiyeleri dikkate alınmalıdır. Doğal gıdalar açısından zengin ve bir uygun bir diyet, vücut sıvıları artırmak ve kabızlık sorunu önlemek için bir yoldur . Bazı araştırmalar, B vitamini eksikliğinin ağız kokusuna neden olabileceğini göstermiştir . Bu vitamini içeren gıdalar yemek yardımcı olabilir .
Grup B vitaminleri : Ttam tahıl (buğday , yulaf , arpa , vb), Kuru meyve (fındık, badem, fındık), Sebzeler (lahana, karnabahar, ıspanak, turp, hindiba, marul, bira mayası) dan elde edilebilir.
Bitkiler veya baharat ile ağız kokusunu maskelemek: Ağız kokusu gizlemek için maydanoz uygundur. Yemek sonunda bir miktar maydanoz çiğnemek ağız kokusunu önlemede yardımcı olur. Birçok baharat kokuyu maskelemek için yardımcı olabilir . Tüm bunlar arasında kötü nefesi ortadan kaldırmak için kakule, rezene, anason tohumlarını çiğnemek iyi bir çözüm olabilir.
Klorofil açısından zengin gıdalar ağız kokusunu önler : klorofil ağızı canlandırır ve iyi bir koku sağlar . Birçok endüstriyel gargarada klorofil kendi kompozisyonu içinde yer almasının nedeni budur. Ayrıca klorofil bakımından zengin gıdaların alımı da ağızkokusu azaltır.
Elma, doğal bir diş macunudur : Eğer dişlerinizi fırçalamak için elinizde bir diş fırçası yoksa, bir parça elma çiğneyebilirsiniz. Kötü nefes varsa bunu önlemek için de bir elma yiyebilirsiniz.
Düzenli yiyin : Midede gıda eksikliği ağız kokusu nedenlerindendir. Kısa aralıklarla az öğünler ağız kokusunu önlemede çözümdür.
Kötü Nefes Üreten Gıdalar
Ağız kokusu neden olabilien bazı gıdalar vardır. Ağız kokusu sorunu olan kişiler bu tür gıdaları aşırıya kaçmadan yemeli ya da bazı bitkilerin aromatik özellikleriyle bu kokuyu gizlemeleri gerekir.
Ağız kokusuna neden olan gıdalar şunlardır:
Sarımsak : Sarımsak ağız kokusu üretimi için haklı bir üne sahiptir. Ancak, sarmısak yememek gerçek bir doğal ilaçtan da vazgeçmek anlamına gelir. Sarımsak kapsülleri her durumda kullanabilir veya bir tutam maydanoz çiğneyerek olumsuz kokularaı gizleyebilirsiniz.
Soğan : Soğan ve sarımsak içeriğindeki uçucu yağlar nedeniyle çok kötü koku üreten gıdalardır. Hatta bu uçucu yağ bileşikleri cildin gözenekleri yoluyla atılır, bu nedenle ağız kokusunun yanısıra vucut kokusuna da neden olurlar. Ağız kokusu sorunu olan kişilerin bu iki gıdayı tüketirken özenli ve dikkatli olmalıdır.
Peynir ve süt : Süt, Peynir ve özellikle tedavi amaçlı peynirler (Cabrales peynir, Camembert, Rocafort, vb ) çok kötü koku üretirler.
Diğer hayvansal menşeli diğer gıdalar: Sosis, ton balığı, hamsi ağız kokusuna neden olurlar.
Ağız Kokusu için bitkisel Tedavi Yöntemleri
Kötü nefes tedavisinde fitoterapinin Ağız bakterileri yok eden Antiseptik bitki kullanımı ve Kötü kokuları maskeleyen Aromatik bitki kullanımını içerir.
Nane (Mentha) : Bu sarımsak ve soğan gibi kötü kokulu bitkilerin, soluk vermede ortaya çıkan kötü kokuyu giderir. (Su bardağı başına kurutulmuş bir çay kaşığı nane kaynatılarak günde iki bardak tüketilmelidir.)
Maydanoz (Petroselinum crispum) : Nane ile aynı fonksiyona sahiptir. (Maydanozun ezilmesiyle elde edilen suyu günde 3 yemek kaşığı alın) Maydanozun toksisite etkisi olabilir, tüketiminde aşırıya kaçılmamalıdır.
Anason (Pimpinella anisum ): Anason ağız bakterilerinin üremesini önleyen bir yeteneğe sahiptir. Ağızda bulunan mikroorganizmaların salgıları ağız kokusunun meydana gelmesinden sorumludur. Anason yirmiden fazla aromatik bileşikler (timol, linalol, geraniol, estragol, limonen, kamfen, alfa pinen, alfa terpinen vs) içermektedir. Bu bileşikler kişiye güzel ve taze bir nefes sağlar, Anasonu kötü kokuları maskelemek için kullanabilirsiniz. Kötü nefese bir çare olarak anason meyveleri bir çok kültürde yaygındır. (Yemeklerden sonra üç veya dört anason meyvesi çiğneyebilirsiniz )
Kamkat (fortunella) : Kamkat portakal, mandalina, bergamot, limon gibi turunçgiller ailesinden bir meyvedir. Kamkatı diğerlerinden ayıran özellik kabukları ile yenmesidir. Kamkat ağzın kötü kokmasına neden olan bakterilerle savaşır. Kamkatın antiseptik özellikleri ağız kokusu tedavisinde çok etkili bir çözümdür. .
Ağız Kokusunu önlemek için Harici Kullanılabilecek Bitkiler
Adaçayı (Salvia officinalis) : Adaçayı bakterisidal özellikleri ile sıcak bir su bardağına kurutulmuş bir çay kaşığı Adaçayı demlenerek içilmesi ağız kokusuna neden olan bakterileri öldürmek için yeterlidir.
Okaliptüs (Okaliptüs globulus): Özellikleri adaçayı gibidir, bileşenlerinde bulunan sineol bakteriler ile mücadele açısından etkilidir ve buı amaç için kullanılabilir. Bir çok ticari ağız gargaraları sineol içerir. Okaliptüs yaprakları İsuda kaynatılarak bu suyla gargara yapılması ağız kokusularını önlemede yardımcıdır.
Tarhun (Artemisia Dracunculus) : Tarhun papatyagiller familyasına ait yaygın bir bitkidir. Yaprakları baharat olarak kullanılır. Tarhun ağız kokusunu önlemek için bir çare olarak gösterilmektedir. Tarhun otunda bakterilere karşı etkili bileşenler vardır. Kurutulmuş yaprakları su içinde kaynatılarak hazırlanan infüzyon ile gargara yapılması bakterileri yok etmede etkili olacaktır.
Kekik (Thymus vulgaris) : Ağız iltihapları veya yaralar gibi ağız yaralarının neden olduğu ağız kokularıyla mücadele için ek olarak kekik kullanımı yararlıdır. Kurutulmuş kekik çiçekleri su içerisinde kaynatılıp elde edilen bu enfüzyon ile gargara yapılması kötü nefesi önlemede etkili olabilir.
Biberiye (Rosmarinus officinalis L.) : Kekik aynı özelliklere sahiptir. Suda kurutulmuş biberiye çiçekleri kaynatılarak bu enfüzyon ile gargara yapılması çözüm olabilir.
Rezene (Foeniculum vulgare): Kötü nefes ile mücadele için, yemeklerden sonra rezene bitki tohumlarnı çiğnemek yararlıdır.
Kişniş (Coriandrum sativum) : Kişniş ağız kokularını önlemek için bir çok ülkede kullanılmaktadır . Hindistan'da ağız kokuları ile mücadele için yemeklerden sonra kişniş tohumlarını çiğnemek yaygındır. Ayrıca bir su bardağı su içerisinde bir çay kaşığı kişniş tohumu 3 ila 4 dakika kaynatılarak hazırlanan bu enfüzyon ile gargara yapabilirsiniz.
Tarçın (Tarçın zeylanicum): Tarçın yaklaşık 50 kadar aromatik bileşenler içerir İçeriğinde bulunan Kumarinler ve vanilya ağızda kalan gıdalrda üremeye başlayan bakteri gelişimini engelleyen bakteriyostatik özellikleri ile ağız kokusunu önler. Bir litre suya rendelenmiş bir yemek kaşığı Tarçın kaynatılarak hazırlanan enfüzyon ile Gargara yapılması ağız kokularına neden olan bakteri gelişimini engeller.
Spirulina: Spirulina bir sağlıklı besin veya şifa maddesi olarak Kuzey Amerika ve Avrupa’da gözde bir üründür. Türkiye’de de giderek daha iyi tanınmakta ve tüketimi yaygınlaşmaktadır. Piyasada genelde kapsül, tablet veya toz şeklinde ve diyet ek malzemesi olarak bulunur. spirulina içeriğinde bulunan klorofil ağız kokusu veya kötü koku tedavisi için çok uygundur. Klorofil ağız canlandırır ve iyi bir koku sağlar. Birçok endüstriyel gargara kompozisyon içinde yer almasının nedeni budur.
Kakule (Elettaria cardamomum) : Kakule ağız kokuları ile mücadele için yemeklerden sonra Kakule tohumlarını çiğnemek yaygın olarak özellikle Arap ülkelerinde kullanılmaktadır.
Dereotu (Anethum graveolens): Kullanımı ve etkisi kakule gibidir. Bu bitki tohumlarını çiğneyerek kötü nefesi önleyebilirsiniz.
Maydanoz (Petroselinum crispum): Maydanoz, Sarımsak ve soğan gibi bazı kötü kokulu bitkilerin yol açtığı kötü nefesi giderir. Yemeklerden sonra bir miktar maydanoz çiğnemek etkili olacaktır.
Nane (Mentha piperita) : Nane antibakteriyel özellikleri ile ağız kokusuna neden bakterileri öldürmek için yeterlidir. 3 damla nane tentürü ile diş ve diş etleri ile dil fırçalanmalıdır. Taze nane bitki yaprakları çiğnemek ya da bir su bardağı başına kurutulmuş bir kaşık nane bitkisi kaynatılarak hazırlanan infüzyon ile gargara yapılması etkili olacaktır.
Zencefil (Zingiber officinale) : Zençefil ağız kokularını önlemede çok iyi bilinen bir bitkidir. Özellikle zencefil turşusu kötü nefesi ortadan kaldırmak ve yemeklerden sonra nefes tazelemek için kullanılmaktadır.
.Kaynak.http://www.7gunsaglik.com.tr
9 Kasım 2013 Cumartesi
Tarçın, diyabet için yeni bir umut
Tarçın, diyabet için yeni bir umut
Araştırmalar, şeker hastalığının günümüzde sıklığı giderek artan ve ciddi bir halk sağlığı problemi olduğunu gösteriyor.
Ülkemizde her 9 kişiden biri şeker hastası. Amerikan Hastanesi Endokrinoloji, Diyabet ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü'nden Dr. Sinan Tanyolaç, besin maddeleri arasında şeker hastalığının gelişimini geciktirdiğine inanılan maddelerin başında tarçının geldiğini söyledi. Tanyolaç, "Tarçının en çarpıcı yararı kan şekerini kontrol edebilmesidir. Örneğin günde yarım çay kaşığı tarçının şeker hastalarında kan şekerini anlamlı olarak düşürdüğü, trigliserid ve kötü kolesterol (LDL-kolesterol) düzeylerinde azalmaya yol açtığı gösterilmiştir." dedi. Dr. Tanyolaç, beslenme alışkanlığında herhangi bir değişiklik yapılmaksızın, düzenli egzersiz olmadan tarçının yararlı etkilerinin görülmesinin beklenemeyeceğine dikkat çekti. "Tarçın şeker metabolizmasını yaklaşık 20 kat kadar hızlandırmaktadır. Bu etki kan şekerinde düşmeye yol açmaktadır." diyen Tanyolaç, " Tarçının kimyasal yapısı 'insülin' denilen kan şekerini düzenleyen hormona yapısal olarak benzerliği nedeniyle insülin hormonu gibi davranmaktadır." şeklinde konuştu. Tanyolaç, "Tarçın, mide boşalma zamanını uzatması nedeniyle ani şeker yükselmelerini önlemekte ve insülin hormonunun daha etkili bir şekilde çalışmasını sağlamaktadır." dedi.
Zaman
Etiketler:
diyabet,
Gesundheit,
health,
la santé,
Sağlık,
Şifalı Bitkiler,
Tarçın,
здоровье
Nohut Faydaları
Nohut Faydaları
NOHUT
İÇİNDE BULUNAN BELLİ BAŞLİ MADDELER:
Lîpidler, azotlu maddeler, nişasta, şekerler, mineraller, fosfor, potasyum, magnezyum, kalsyum, silis, demir oksidi, V ve B vitaminleri.
Nohut Faydaları Yararları Kullanılışı
VASIFLARI, FAYDALARI, YARARLARI:
Enerji verir, idrar söktürür, asid ürik ve klorürleri vücuttan çıkarır, idrar antiseptiği, midevidir ve kurtları düşürür.
KULLANILDIĞI HASTALIKLAR :
Zayıflıkta, idrar zorluğunda, kum dökenlerde, sindirim yetersizliğinde, bağırsak parazitlerinde..
NASIL KULLANILIR:
100 gram nohut 150 gram arpa ile karıştırılır. Bu karışım bir litre su içinde yarım saat kaynatılır bunun içine 50 gram taze maydanoz konur 10 dakika demletildikten sonra günde üç bardak içilecek olursa güzel idrar söktürür.
NOHUT – LATHYRUS CİCERA
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Sütü ve meniyi artırır, idrarı söktürür, dalağın ve böbreğin tıkanık damarlarını açar, şehveti artırır, akciğerin yara ve iltihaplarına karşı çok iyi gelir. Vücudun bütün tıkanık damarlarını açar, bağırsaklara yumuşaklık verir, sırt ağrılarında faydalıdır, kanı temizler, vücudu ve sinirleri güçlendirir, ruhi bunalımda çok faydalıdır.
Nohut vücuttaki üre asidini, ürat tuzlarını ve vücuttaki fazla yemek tuzunu dışarı atar, bu bakımdan ürat taşı ve kumu olanlara, şişmanlara kalbi olup da vücudu su toplayanlara çok fayda verir, idrar yollarındaki yanmaları geçirir ve oraları dezenfekte eder.
Kullanılışı: Nohut kaynatılır, elde edilen suyundan günde 3 bardak içilir.
Nohut ıslatılarak çiğ olarak yenilir ve.suyu da içilirse şehveti artırır.
Haşlanarak yenilen nohut soğuktan meydana gelen çeşitli hastalıklara iyi gelir.
NOHUT
İÇİNDE BULUNAN BELLİ BAŞLİ MADDELER:
Lîpidler, azotlu maddeler, nişasta, şekerler, mineraller, fosfor, potasyum, magnezyum, kalsyum, silis, demir oksidi, V ve B vitaminleri.
Nohut Faydaları Yararları Kullanılışı
VASIFLARI, FAYDALARI, YARARLARI:
Enerji verir, idrar söktürür, asid ürik ve klorürleri vücuttan çıkarır, idrar antiseptiği, midevidir ve kurtları düşürür.
KULLANILDIĞI HASTALIKLAR :
Zayıflıkta, idrar zorluğunda, kum dökenlerde, sindirim yetersizliğinde, bağırsak parazitlerinde..
NASIL KULLANILIR:
100 gram nohut 150 gram arpa ile karıştırılır. Bu karışım bir litre su içinde yarım saat kaynatılır bunun içine 50 gram taze maydanoz konur 10 dakika demletildikten sonra günde üç bardak içilecek olursa güzel idrar söktürür.
NOHUT – LATHYRUS CİCERA
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Sütü ve meniyi artırır, idrarı söktürür, dalağın ve böbreğin tıkanık damarlarını açar, şehveti artırır, akciğerin yara ve iltihaplarına karşı çok iyi gelir. Vücudun bütün tıkanık damarlarını açar, bağırsaklara yumuşaklık verir, sırt ağrılarında faydalıdır, kanı temizler, vücudu ve sinirleri güçlendirir, ruhi bunalımda çok faydalıdır.
Nohut vücuttaki üre asidini, ürat tuzlarını ve vücuttaki fazla yemek tuzunu dışarı atar, bu bakımdan ürat taşı ve kumu olanlara, şişmanlara kalbi olup da vücudu su toplayanlara çok fayda verir, idrar yollarındaki yanmaları geçirir ve oraları dezenfekte eder.
Kullanılışı: Nohut kaynatılır, elde edilen suyundan günde 3 bardak içilir.
Nohut ıslatılarak çiğ olarak yenilir ve.suyu da içilirse şehveti artırır.
Haşlanarak yenilen nohut soğuktan meydana gelen çeşitli hastalıklara iyi gelir.
7 Kasım 2013 Perşembe
Lavantin Faydaları
Lavantin Faydaları
LAVANTİN
SİNİR SİSTEMİNDE ETKİLİDİR:
Sinirleri teskin eder ve zamanla kuvvetlenmesini sağlar.
Sinir zafiyeti, melankoli, sinir krizleri, sinir yorgunluğu, migren, baş ağrısı ve baş dönmesi hallerinde çok fayda verir, öfke, kızgınlık halinde insana sükunet ve normal düşünme imkânı verir. Kalbi kuvvetlendirir ve çarpıntıları giderir. Tansiyonu düşürür, imtihan veya konuşma sırasındaki heyecanını yenmek için çok fayda sağlar. Aşırı heyecanı giderir.
KARACİĞER VE MİDEYE ETKİSİ FAZLADIR :

NEFES YOLLARINDA FAYDALIDIR :
Astım, bronşit, akciğer emfizemi, tüberküloz’da çok fayda verir. Göğsü yumuşatır, bronşları boşaltır, ateşi düşürür.
Etiketler:
Faydaları,
L ile Başlayan Şifalı Bitkiler,
Lavantin,
Şifalı Bitkiler
İstanbul Kekiği Faydaları
İSTANBUL KEKİĞİ – ORİGANUM HERACLEOTİCUM
Diğer İsimleri: Mercan Köşk Yabani
Çayı rahim hastalıklarına, bronşit, nezle ve boğmacaya, iştahsızlıkta, mide ve bağırsak rahatsızlıklarında kullanılır, idrar ve ter söktürür. İçerisindeki kavrakrol maddesinin akciğer kanserini tedavi edici etkisi ilmen isbat edilmiştir.
Saralı kimseye bal ile macun yapılıp, hergün yedirilirse , akciğer iltihabında, mide ağrılarında ve mide kanamasında, kan dindirici, iştah açıcı, sistitde, sinüzitde, basurda, astımda, idrarını tutamayanlarda, şeker hastalığında, şekerlilerin susuzluğunu giderir, nefeslerinin kokmasını önler, şekerli hastaların cinsi iktidarsızlığım giderir, şekerlilerde katarakt olmayı önler, gözün görme gücünü artırır, üreyi atar, dolaşım bozukluklarını giderir, insüline muafiyet kazanmış hastalarda çok faydalıdır, şeker hastalarında meydana gelen kaşıntılarda dahilen ve haricen kullanılır.
İdrar yolları ve göğüs hastalarında antiseptik olarak kullanılır.
Kullanılışı: 1 bardak kaynar suya, 4-6 gr ufalanmış yaprak konur, 10 dk beklenilir, günde 3 defa yemeklerden önce 1 bardak içilir.
Yaprak veya meyve toz haline getirilir, günde 3 defa yemeklerden önce 1,5-2 gr içilir.
Meyve: 1 bardak kaynar suya, 4-6 gr ufalanmış meyve konur, 10 dk bekletilir, günde 2-3 bardak içilir, lezzeti yaprağınkinden daha az acı olduğundan tercihen kullanılır.
Basurda; 2 bardak kaynar suya, 15 gr ufalanmış yaprak konur, 20 dk bekletilir, sabah-akşam 1 bardak içilir. Ağız kokusunu gidermek için mersin yapraklan kuru siyah üzümle dövülür, sabah aç karnına, gece yatarken 1 ceviz büyüklüğünde yenilir, 15 gün devam edilir, kokuyu tamamen giderir. Karaciğer yağlanmasını ve astımı gidermek için mersin yağı, kekik yağı, çam terebenti esansı, portakal yağı, biberiye yağı, sabah aç karnma-gece yatarken 1 çay bardağı su içerisine 5'er damla damlatılıp içilir.
Mersin Esansı: Mersin yapraklarından su buharı ile elde edilir.
Dahilen antiseptik, kan kesici ve yatıştırıcı etkileri sebebiyle bronşit verem, bel soğukluğu, ishal kesici ve şeker hastalığında kullanılır.
Kullanılışı: Günde yalnız 10 damla bir miktar su ile veya 1 kesme şeker üzerine damlatılarak alınabilir.
Doz aşımı tehlikelidir, nefes yollarını tahriş eder ve kanamalar yapar, rahmin kasılmasına ve hamilelerde çocuk düşürmelere sebep olur.
Haricen Kullanılışı: Mersin yaprakları kaynatılır, balla karıştırılarak başa sürülürse saç çıkarır, yapraklar haşlanır çocukların başlarına sürülürse konağı giderir. Saçları si-yahlaştırır, saçları büyütmek için yapraklı dalları kaynatılır, bir müddet bununla baş yıkanır (sabunla beraber kullanılır).
Yüz güzelliği için mersin çiçeği veya meyvesi sıkılır, elde edilen su ile yüze masaj yapılır. Mersin yağı, saçları siyahlaştırmak için mersin yağı ile saçlar ovulur. Felçli, titreyen, uyuşan azalar mersin esansı ile ovulursa faydalı olur.
Diğer İsimleri: Mercan Köşk Yabani
Çayı rahim hastalıklarına, bronşit, nezle ve boğmacaya, iştahsızlıkta, mide ve bağırsak rahatsızlıklarında kullanılır, idrar ve ter söktürür. İçerisindeki kavrakrol maddesinin akciğer kanserini tedavi edici etkisi ilmen isbat edilmiştir.
Saralı kimseye bal ile macun yapılıp, hergün yedirilirse , akciğer iltihabında, mide ağrılarında ve mide kanamasında, kan dindirici, iştah açıcı, sistitde, sinüzitde, basurda, astımda, idrarını tutamayanlarda, şeker hastalığında, şekerlilerin susuzluğunu giderir, nefeslerinin kokmasını önler, şekerli hastaların cinsi iktidarsızlığım giderir, şekerlilerde katarakt olmayı önler, gözün görme gücünü artırır, üreyi atar, dolaşım bozukluklarını giderir, insüline muafiyet kazanmış hastalarda çok faydalıdır, şeker hastalarında meydana gelen kaşıntılarda dahilen ve haricen kullanılır.
İdrar yolları ve göğüs hastalarında antiseptik olarak kullanılır.
Kullanılışı: 1 bardak kaynar suya, 4-6 gr ufalanmış yaprak konur, 10 dk beklenilir, günde 3 defa yemeklerden önce 1 bardak içilir.
Yaprak veya meyve toz haline getirilir, günde 3 defa yemeklerden önce 1,5-2 gr içilir.
Meyve: 1 bardak kaynar suya, 4-6 gr ufalanmış meyve konur, 10 dk bekletilir, günde 2-3 bardak içilir, lezzeti yaprağınkinden daha az acı olduğundan tercihen kullanılır.

Mersin Esansı: Mersin yapraklarından su buharı ile elde edilir.
Dahilen antiseptik, kan kesici ve yatıştırıcı etkileri sebebiyle bronşit verem, bel soğukluğu, ishal kesici ve şeker hastalığında kullanılır.
Kullanılışı: Günde yalnız 10 damla bir miktar su ile veya 1 kesme şeker üzerine damlatılarak alınabilir.
Doz aşımı tehlikelidir, nefes yollarını tahriş eder ve kanamalar yapar, rahmin kasılmasına ve hamilelerde çocuk düşürmelere sebep olur.
Haricen Kullanılışı: Mersin yaprakları kaynatılır, balla karıştırılarak başa sürülürse saç çıkarır, yapraklar haşlanır çocukların başlarına sürülürse konağı giderir. Saçları si-yahlaştırır, saçları büyütmek için yapraklı dalları kaynatılır, bir müddet bununla baş yıkanır (sabunla beraber kullanılır).
Yüz güzelliği için mersin çiçeği veya meyvesi sıkılır, elde edilen su ile yüze masaj yapılır. Mersin yağı, saçları siyahlaştırmak için mersin yağı ile saçlar ovulur. Felçli, titreyen, uyuşan azalar mersin esansı ile ovulursa faydalı olur.
Hindiba Faydaları
HİNDİBA
Memleketimizin hemen her bölgesinde tesadüf edilen mavi çiçekli çok senelik etsu bir bitkidir.
KULLANILDIĞI KISIMLAR:
Yaprak ve kökleridir.
İÇİNDE BULUNAN BELLİ BAŞLI MADDELER:
Yapraklarında Potas tuzları, acı bir madde, şekerli bir madde, albümin, demir, C,K ve P vitaminleri kökünde ise insulin maddesi vardır.
VASIFLARI :
İştah açar, kuvvet verir, midevidir, idrar söktürür hafif yumuşaklık verir ve kurtları düşürür.
KULLANILDIĞI HASTALIKLAR:
İştahsızlık, zayıflık, kansızlık, karaciğer ağrılarında ve sarılıkta kullanılır. Bunlardan başka mide ve sindirim zayıflığında, romatizma, idrar yolları iltihaplarında kabızlık ve sıtma‘da kullanılır.
NASIL KULLANILIR:
30 gram taze yapraklardan bir litre suyla kaynatılır bundan birer bardak yemeklerden önce içilir. Eğer kabızlık için içiliyorsa sabahleyin erken aç karnına iki bardak birden içilir.
15—30 gram bir litre suda kaynatılır. beş dakika kaynadıktan sonra 15 dakika demlendirilir ve bundan yemeklerden önce birer bardak içilir. Hindiba şeker düşürücü etkisinden dolayı şeker hastalarına da tavsiye edilir.
Memleketimizin hemen her bölgesinde tesadüf edilen mavi çiçekli çok senelik etsu bir bitkidir.
KULLANILDIĞI KISIMLAR:
Yaprak ve kökleridir.
İÇİNDE BULUNAN BELLİ BAŞLI MADDELER:
Yapraklarında Potas tuzları, acı bir madde, şekerli bir madde, albümin, demir, C,K ve P vitaminleri kökünde ise insulin maddesi vardır.
VASIFLARI :
İştah açar, kuvvet verir, midevidir, idrar söktürür hafif yumuşaklık verir ve kurtları düşürür.
KULLANILDIĞI HASTALIKLAR:
İştahsızlık, zayıflık, kansızlık, karaciğer ağrılarında ve sarılıkta kullanılır. Bunlardan başka mide ve sindirim zayıflığında, romatizma, idrar yolları iltihaplarında kabızlık ve sıtma‘da kullanılır.
NASIL KULLANILIR:

15—30 gram bir litre suda kaynatılır. beş dakika kaynadıktan sonra 15 dakika demlendirilir ve bundan yemeklerden önce birer bardak içilir. Hindiba şeker düşürücü etkisinden dolayı şeker hastalarına da tavsiye edilir.
Grindelya Çiçeği, Gül
GRİNDELYA ÇİÇEĞİ – GRİNDEÜASÛUARROSA
Kullanılan Kısımları : Kurutulmuş çiçekli dalları
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Balgam söktürücü, öksürük kesici, astım, bronşit boğmaca ve amfizemde yatıştırıcı olarak kullanılır.
Böbrek iltihabında, hazım sistemi spazmında, kalp hastalığı neticesi meydana gelen nefes darlığında faydalıdır.
Kullanılışı: 1 bardak suya, 10 gr ufalanmış bitki konur, 10 dk kaynatılıp içilir.
Bitki toz haline getirilir, günde 10 gr içilir.
Aynı maksatlar için boru çiçeği ile beraber sigara şeklinde de kullanılır.
GÜL – ROSA CALLİCA
Kullanılan Kısımları : Açmamış tomurcukları (kurutularak) ve yaprakları
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Dizanteriye karşı ve ishal kesici bir etkiye sahiptir. Bilhassa çocuk ishallerini kesmek için kullanılır.
Bağırsaklara rahatlık verir, balgamı ve safrayı söktürür, ciğerleri kuvvetlendirir, tıkanıklıkları açar, dimağı güçlendirir. Kandaki akyuvarların kaybını önler.
Bayılmalarda haşlanır çay gibi içilir.
Romatizma ağrılarında mafsal iltihabında, sindirim sistemi iltihabında faydalıdır.
Kullanılışı: 1 bardak kaynar suya, 4 gr ufalanmış yaprak veya gonca konur, 10 dk bekletilir, günde 2-3 bardak içilir.
Zehirli bileşikler taşımadığından rahatlıkla kullanılabilir. Gül sıkılarak suyu çıkarılıp içilirse kan tükürmeye iyi gelir. Taze sürgünleri de aynı maksatla kullanılır.
Gül suyundan 32 gr içildiğinde kabızlığı giderir. 10 defa rahatça dışarı çıkmayı sağlar. Yemeklerden önce taze gül yenirse bağırsakları yumuşatır.
Haricen Kullanılışı: Yapraklarının haşlaması, gargara halinde, boğaz hastalıklarında, bademcik iltihabında, diş etleri iltihabında, ağız yaralarında kullanılır.
Diş etlerini güçlendirmek için gül yaprağı ağızda çiğnenir, göz nezlesinde ve göz kanamalarında haşlanan suyu ile gözlere pansuman yapılır.
Ezilmiş gül yapraklan siğillere konulursa siğilleri geçirir. Gül suyu saçlara çok sürülürse saçların çabuk beyazlaşmalarına sebep olur. Gül suyu antiseptik etkilidir.
MİSK GÜLÜ – ROSA MOSCHATA
Yaprakları beyaz, ortası sarı, dağlarda yetişen bir güldür. Arapça’da nesrin adıyla bilinir. Kabızlığı gidermek için kullanılır, lapası basura iyi gelir.
Memeleri hemen küçültür. Fil hastalığında da lapa olarak konulduğunda büyümesini durdurur.
Kullanılan Kısımları : Kurutulmuş çiçekli dalları
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Balgam söktürücü, öksürük kesici, astım, bronşit boğmaca ve amfizemde yatıştırıcı olarak kullanılır.
Böbrek iltihabında, hazım sistemi spazmında, kalp hastalığı neticesi meydana gelen nefes darlığında faydalıdır.
Kullanılışı: 1 bardak suya, 10 gr ufalanmış bitki konur, 10 dk kaynatılıp içilir.
Bitki toz haline getirilir, günde 10 gr içilir.
Aynı maksatlar için boru çiçeği ile beraber sigara şeklinde de kullanılır.

Kullanılan Kısımları : Açmamış tomurcukları (kurutularak) ve yaprakları
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Dizanteriye karşı ve ishal kesici bir etkiye sahiptir. Bilhassa çocuk ishallerini kesmek için kullanılır.
Bağırsaklara rahatlık verir, balgamı ve safrayı söktürür, ciğerleri kuvvetlendirir, tıkanıklıkları açar, dimağı güçlendirir. Kandaki akyuvarların kaybını önler.
Bayılmalarda haşlanır çay gibi içilir.
Romatizma ağrılarında mafsal iltihabında, sindirim sistemi iltihabında faydalıdır.
Kullanılışı: 1 bardak kaynar suya, 4 gr ufalanmış yaprak veya gonca konur, 10 dk bekletilir, günde 2-3 bardak içilir.
Zehirli bileşikler taşımadığından rahatlıkla kullanılabilir. Gül sıkılarak suyu çıkarılıp içilirse kan tükürmeye iyi gelir. Taze sürgünleri de aynı maksatla kullanılır.
Gül suyundan 32 gr içildiğinde kabızlığı giderir. 10 defa rahatça dışarı çıkmayı sağlar. Yemeklerden önce taze gül yenirse bağırsakları yumuşatır.
Haricen Kullanılışı: Yapraklarının haşlaması, gargara halinde, boğaz hastalıklarında, bademcik iltihabında, diş etleri iltihabında, ağız yaralarında kullanılır.
Diş etlerini güçlendirmek için gül yaprağı ağızda çiğnenir, göz nezlesinde ve göz kanamalarında haşlanan suyu ile gözlere pansuman yapılır.
Ezilmiş gül yapraklan siğillere konulursa siğilleri geçirir. Gül suyu saçlara çok sürülürse saçların çabuk beyazlaşmalarına sebep olur. Gül suyu antiseptik etkilidir.
MİSK GÜLÜ – ROSA MOSCHATA
Yaprakları beyaz, ortası sarı, dağlarda yetişen bir güldür. Arapça’da nesrin adıyla bilinir. Kabızlığı gidermek için kullanılır, lapası basura iyi gelir.
Memeleri hemen küçültür. Fil hastalığında da lapa olarak konulduğunda büyümesini durdurur.
Etiketler:
G ile Başlayan Şifalı Bitkiler,
Grindelya Çiçeği,
Gül,
MİSK GÜLÜ,
Şifalı Bitkiler
Geven Zamkı, Geyik Dili Otu, Gıcık Otu, Gıvışgan Otu
GEVEN ZAMKI – ASTRAGALUS
Diğer İsimleri : Kitre Zamkı, Geven Balı, Püs
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Mide bağırsak iltihaplarında, ağrı ve şişmelerde, siyatikte, tansiyonda ve süt artırıcı olarak haşlama halinde 15 gr sıcak su içerisinde eritilip içilir, nişasta, şeker ve badem ile beraber yenirse, öksürüğe, göğüs hastalıklarına, bel soğukluğuna ve böbrek hastalıklarına iyi gelir..Üzerine 1 bardak süt içilirse vücudu şişmanlatır.
Mukoza üzerindeki koruyucu etkisi dolayısıyla boğaz hastalıkları ve iltihaplarında bir parça zamk ağıza alınarak emilir. Meydana gelen müsilaj yara üzerinde koruyucu bir tesir yapar.
GEYİK DİLİ – SCOLOPENDRİUM OFFİCİNALE
Diğer İsimleri : Gazel Dili, Bin Ayak
Kullanılan Kısımları: Kuru yaprakları
Dahilen Kullanılışı: Göğsü yumuşatır, bronşit, akciğer veremi, dalak ve karaciğer hastalıklarının tedavisinde kullanılır.
Hafif idrar artırıcıdır, idrar yolları hastalıklarında, dizanteride ve ishal kesici olarak faydalıdır.
Taze yaprakları sıkılması ile elde edilen suyu da aynı maksatlarla kullanılır.
Kullanılışı: 1 bardak kaynar suya, 6-12 gr ufalanmış yaprak konur, 10 dk bekletilir, balla tatlandırılır günde 1-2 bardak içilir. Zararsız bir bitkidir.
Haricen Kullanılışı: Yara iyi edicidir kaynatılan posa lapa halinde yaralara konulur.
GICIK OTU – SCABİOSAARGENTEA
Diğer İsimleri: Maya Otu, Uyuz Otu, Kavurt Otu
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Bitki ishal kesici, idrar artırıcı, yara iyi edicidir, cilt hastalıklarında ve egzamada kullanılır.
Haricen Kullanılışı: Bitki toz haline getirilir, iç yağı veya vazelinle merhem yapılır hastalıklı cilde sürülür. Bitki kaynatılır, suyu ile hastalıklı deriye kompres yapılır.
GIVIŞGAN OTU – SİLENE VULGARİS
Kullanılan Kısımları: Kökleri ve toprak üstü kısımları
Dahilen Kullanılışı: İdrar kesesi ve idrar yolları hastalıklarının tedavisinde kullanılır.
Kullanılışı: 1 bardak kaynar suya, 10 gr ufalanmış bitki konur, 10 dk bekletilip içilir.
Diğer İsimleri : Kitre Zamkı, Geven Balı, Püs
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Mide bağırsak iltihaplarında, ağrı ve şişmelerde, siyatikte, tansiyonda ve süt artırıcı olarak haşlama halinde 15 gr sıcak su içerisinde eritilip içilir, nişasta, şeker ve badem ile beraber yenirse, öksürüğe, göğüs hastalıklarına, bel soğukluğuna ve böbrek hastalıklarına iyi gelir..Üzerine 1 bardak süt içilirse vücudu şişmanlatır.
Mukoza üzerindeki koruyucu etkisi dolayısıyla boğaz hastalıkları ve iltihaplarında bir parça zamk ağıza alınarak emilir. Meydana gelen müsilaj yara üzerinde koruyucu bir tesir yapar.

Diğer İsimleri : Gazel Dili, Bin Ayak
Kullanılan Kısımları: Kuru yaprakları
Dahilen Kullanılışı: Göğsü yumuşatır, bronşit, akciğer veremi, dalak ve karaciğer hastalıklarının tedavisinde kullanılır.
Hafif idrar artırıcıdır, idrar yolları hastalıklarında, dizanteride ve ishal kesici olarak faydalıdır.
Taze yaprakları sıkılması ile elde edilen suyu da aynı maksatlarla kullanılır.
Kullanılışı: 1 bardak kaynar suya, 6-12 gr ufalanmış yaprak konur, 10 dk bekletilir, balla tatlandırılır günde 1-2 bardak içilir. Zararsız bir bitkidir.
Haricen Kullanılışı: Yara iyi edicidir kaynatılan posa lapa halinde yaralara konulur.
GICIK OTU – SCABİOSAARGENTEA
Diğer İsimleri: Maya Otu, Uyuz Otu, Kavurt Otu
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Bitki ishal kesici, idrar artırıcı, yara iyi edicidir, cilt hastalıklarında ve egzamada kullanılır.
Haricen Kullanılışı: Bitki toz haline getirilir, iç yağı veya vazelinle merhem yapılır hastalıklı cilde sürülür. Bitki kaynatılır, suyu ile hastalıklı deriye kompres yapılır.
GIVIŞGAN OTU – SİLENE VULGARİS
Kullanılan Kısımları: Kökleri ve toprak üstü kısımları
Dahilen Kullanılışı: İdrar kesesi ve idrar yolları hastalıklarının tedavisinde kullanılır.
Kullanılışı: 1 bardak kaynar suya, 10 gr ufalanmış bitki konur, 10 dk bekletilip içilir.
Etiketler:
G ile Başlayan Şifalı Bitkiler,
Geven Zamkı,
Geyik Dili Otu,
Gıcık Otu,
Gıvışgan Otu,
Şifalı Bitkiler
Gilaburu Meyvesi, Ginseng, Göbek Tozu
GİLABURU MEYVESİ – VİBURNUM OPULUS
Diğer İsimleri: Dagdıgan Ağacı
Kullanılan Kısımları: Meyveleri-ağaç kökleri
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Gilaburu meyvesinin kurusu idrar artırıcı, müshil ve yatıştırıcı etkilere sahiptir. Nefes darlığında kullanılır.
Meyveleri bel ve sırt ağrısında, kan dolaşımını artırıcı, kramplarda, sindirim sistemi rahatsızlığında, ağrılı adet görmelerde faydalıdır.
Taze meyvelerin sıkılması ile elde edilen su (meyve suyu) safra ve karaciğer hastalıklarına karşı kullanılır.
Gilaburu spazmı önleyen bir özelliğe sahiptir. Spastik kabızlıkta faydalı olabilir.
Taze meyveler yemiş olarak yenilir.
Kökleri, mafsal iltihabı ve romatizmaya karşı kullanılır. Uyarıcı etkisi vardır.
Kullanılışı: 1 bardak kaynar suya, 4-6 gr gilaburu meyvesi konur, 10 dk bekletilir, günde 2-3 bardak içilir.
Çiçekleri veya ağacının gövde kabuğu ishal kesici, idrar artırıcı ve yatıştırıcı olarak kullanılır. Taze meyvelerin sıkılması ile elde edilen (meyve suyu) da kullanılabilir.
Veya meyvelerin 1 ay kadar suda, bekletilmesi ile elde edilen turşusunu da yemek sureti ile kullanılır.
GİNSENG -PANAX GİNSENG
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Romatizmada tedavi edici etkisi vardır. Kalp kuvvetlendirici, gençliği muhafaza edici, cinsi kudreti artırıcıdır. Yorgunlukları ve iktidarsızlığı giderici özelliği vardır. Şeker hastalığında faydalıdır.
2000 yıldan beri Çin’de iktidarsızlığa karşı kullanılmaktadır. Akciğer ve kalbi koruyucu, iştah açıcı, kalp damar sisteminin çalışmasını düzenleyici, damar tıkanıklıklarında, ateşli hastalıklarda çok yararlıdır.
Kullanılışı: Töz haline getirilir, yemekten hemen sonra 1 gr günde 3 defa içilir 2-3 ay devam edilir.
Doz aşımı ishal, uykusuzluk, yüksek tansiyon ve ödeme sebep olur.
GÖBEK TOZU – LYCOPODİUM CLAVATUM
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: İdrar söktürücü, sara nöbetlerini giderici, ishal kesici ve romatizmada haşlama şeklinde kullanılır.
Bitki zehirlidir dahilen kullanılması tavsiye edilmez.
Haricen Kullanılışı: Deri hastalıklarında bilhassa çocuklarda meydana gelen pişiklerde yatıştırıcı olarak kullanılır. İyi bir yara kurutucudur.
Diğer İsimleri: Dagdıgan Ağacı
Kullanılan Kısımları: Meyveleri-ağaç kökleri
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Gilaburu meyvesinin kurusu idrar artırıcı, müshil ve yatıştırıcı etkilere sahiptir. Nefes darlığında kullanılır.
Meyveleri bel ve sırt ağrısında, kan dolaşımını artırıcı, kramplarda, sindirim sistemi rahatsızlığında, ağrılı adet görmelerde faydalıdır.
Taze meyvelerin sıkılması ile elde edilen su (meyve suyu) safra ve karaciğer hastalıklarına karşı kullanılır.
Gilaburu spazmı önleyen bir özelliğe sahiptir. Spastik kabızlıkta faydalı olabilir.
Taze meyveler yemiş olarak yenilir.
Kökleri, mafsal iltihabı ve romatizmaya karşı kullanılır. Uyarıcı etkisi vardır.
Kullanılışı: 1 bardak kaynar suya, 4-6 gr gilaburu meyvesi konur, 10 dk bekletilir, günde 2-3 bardak içilir.
Çiçekleri veya ağacının gövde kabuğu ishal kesici, idrar artırıcı ve yatıştırıcı olarak kullanılır. Taze meyvelerin sıkılması ile elde edilen (meyve suyu) da kullanılabilir.
Veya meyvelerin 1 ay kadar suda, bekletilmesi ile elde edilen turşusunu da yemek sureti ile kullanılır.

Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Romatizmada tedavi edici etkisi vardır. Kalp kuvvetlendirici, gençliği muhafaza edici, cinsi kudreti artırıcıdır. Yorgunlukları ve iktidarsızlığı giderici özelliği vardır. Şeker hastalığında faydalıdır.
2000 yıldan beri Çin’de iktidarsızlığa karşı kullanılmaktadır. Akciğer ve kalbi koruyucu, iştah açıcı, kalp damar sisteminin çalışmasını düzenleyici, damar tıkanıklıklarında, ateşli hastalıklarda çok yararlıdır.
Kullanılışı: Töz haline getirilir, yemekten hemen sonra 1 gr günde 3 defa içilir 2-3 ay devam edilir.
Doz aşımı ishal, uykusuzluk, yüksek tansiyon ve ödeme sebep olur.
GÖBEK TOZU – LYCOPODİUM CLAVATUM
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: İdrar söktürücü, sara nöbetlerini giderici, ishal kesici ve romatizmada haşlama şeklinde kullanılır.
Bitki zehirlidir dahilen kullanılması tavsiye edilmez.
Haricen Kullanılışı: Deri hastalıklarında bilhassa çocuklarda meydana gelen pişiklerde yatıştırıcı olarak kullanılır. İyi bir yara kurutucudur.
Etiketler:
cinseng,
G ile Başlayan Şifalı Bitkiler,
Gilaburu Meyvesi,
Ginseng,
Göbek Tozu,
Şifalı Bitkiler
Yüksük Otu ve Tavşan Kulağı Otu
Bitkilerden Gelen Sağlık,Çeşitli bitkilerin hastalıklarımıza ve sağlığımıza faydaları.
YUVARLAK YAPRAKLI TAVŞAN KULAĞI – BUBLEURUM ROTUNDİFOLİUM
Emzikli annelerin sütlerini artırmak ve safra ifrazatını çoğaltmak için haşlama halinde kullanılır.
Nazar değmesinde faydalı olduğu söylenir.
Yüksük Otu, Yüksük Otu Faydaları Yararları Kullanılışı Özellikleri
YÜKSÜK OTU YAPRAĞI – DİGİTALİS PURPUREA
Diğer İsimleri : Kırmızı Çiçekli Yüksük Otu
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Kalbin hareketlerini kuvvetlendirir ve damarları daraltır.
Deveranın artması sebebi ile ödemlerin boşalmasında büyük bir rol oynar.
İyi bir kalp kuvvetlendirici ve idrar artırıcıdır. Ancak doktor nezaretinde kullanılmalıdır.
Kullanılışı: 150 gr kaynar suya, 0.20-0.80 gr ufalanmış yaprak konur, 10 dk bekletilir, 1 günde 4-5 defada tüketilir.
Yaprak toz haline getirilir, günde 1 gr içilir. 1 günde en yüksek miktar 1 gramı geçmemelidir. Çok zehirlidir.
YUVARLAK YAPRAKLI TAVŞAN KULAĞI – BUBLEURUM ROTUNDİFOLİUM
Emzikli annelerin sütlerini artırmak ve safra ifrazatını çoğaltmak için haşlama halinde kullanılır.
Nazar değmesinde faydalı olduğu söylenir.
Yüksük Otu, Yüksük Otu Faydaları Yararları Kullanılışı Özellikleri

Diğer İsimleri : Kırmızı Çiçekli Yüksük Otu
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Kalbin hareketlerini kuvvetlendirir ve damarları daraltır.
Deveranın artması sebebi ile ödemlerin boşalmasında büyük bir rol oynar.
İyi bir kalp kuvvetlendirici ve idrar artırıcıdır. Ancak doktor nezaretinde kullanılmalıdır.
Kullanılışı: 150 gr kaynar suya, 0.20-0.80 gr ufalanmış yaprak konur, 10 dk bekletilir, 1 günde 4-5 defada tüketilir.
Yaprak toz haline getirilir, günde 1 gr içilir. 1 günde en yüksek miktar 1 gramı geçmemelidir. Çok zehirlidir.
Etiketler:
Şifalı Bitkiler,
Şifalı Otlar,
T ile Başlayan Şifalı Bitkiler,
Tavşan Kulağı Otu,
Yüksük Otu
Göz Otu, Gözlük Otu
GÖZ OTU – PAVONİA ARABİCA
Diğer İsimleri: Gözlüce Ot
Kullanılan Kısımları : Tohumu ve yaprağı
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Nefes darlığına, hıçkırığa, dalak urlarına ve şişlerine karşı kullanılır.
Kan söktürücü ve doğumu kolaylaştırıcıdır.
Kullanılışı: Tohumundan günde 4 gr yenir 40 gün devam edilir.
Haricen Kullanılışı: Tohumu ve yaprağı toz haline getirilir, zeytinyağı ile karıştırılıp vücuda sürülürse kekemelik hastalığını geçirir.
GÖZLÜK OTU – EUPHRASİAROSTKOVİNA
Diğer İsimleri : Göz Otu
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Göz otu çayı idrar zorluğu ve mide ağrılarını giderici olarak kullanılır.
Öksürüğe, boğmacaya, nezleye, sarılık mide ve bağırsak rahatsızlıklarına iyi gelir. Göz hastalıkları için tazesi de kurusu da yenilir.
Göz otu zehirlidir fazla yenildiğinde zehirlenmelere sebep olur.
Haricen Kullanılışı: Göz otu göz küresinin altındaki munzam tabakanın iltihaplanmasında muvaffakiyetle kullanılır, her çeşit göz hastalığına iyi gelir, soğuktan meydana gelen göz hastalıklarında da faydalıdır.
Göz nezlesi ve iltihabında göze banyo yapılır, yara iyi edici olarak da kullanılır.
Göz otu haşlaması, dişetleri kanamasında gargara olarak kullanılır.
Kullanılışı: 1 bardak kaynar suya, 15 gr ufalanmış bitki konur, 10 dk bekletilir, süzülür, bu su ile göze kompres yapılır.
Diğer İsimleri: Gözlüce Ot
Kullanılan Kısımları : Tohumu ve yaprağı
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Nefes darlığına, hıçkırığa, dalak urlarına ve şişlerine karşı kullanılır.
Kan söktürücü ve doğumu kolaylaştırıcıdır.
Kullanılışı: Tohumundan günde 4 gr yenir 40 gün devam edilir.

GÖZLÜK OTU – EUPHRASİAROSTKOVİNA
Diğer İsimleri : Göz Otu
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Göz otu çayı idrar zorluğu ve mide ağrılarını giderici olarak kullanılır.
Öksürüğe, boğmacaya, nezleye, sarılık mide ve bağırsak rahatsızlıklarına iyi gelir. Göz hastalıkları için tazesi de kurusu da yenilir.
Göz otu zehirlidir fazla yenildiğinde zehirlenmelere sebep olur.
Haricen Kullanılışı: Göz otu göz küresinin altındaki munzam tabakanın iltihaplanmasında muvaffakiyetle kullanılır, her çeşit göz hastalığına iyi gelir, soğuktan meydana gelen göz hastalıklarında da faydalıdır.
Göz nezlesi ve iltihabında göze banyo yapılır, yara iyi edici olarak da kullanılır.
Göz otu haşlaması, dişetleri kanamasında gargara olarak kullanılır.
Kullanılışı: 1 bardak kaynar suya, 15 gr ufalanmış bitki konur, 10 dk bekletilir, süzülür, bu su ile göze kompres yapılır.
Etiketler:
G ile Başlayan Şifalı Bitkiler,
Göz Otu,
Gözlük Otu,
Şifalı Bitkiler
Gümüş Düğme Otu, Güneş Gülü Otu
GÜMÜŞ DÜĞME -TANACETUM PARTHENİUM
Kullanılan Kısımları : Çiçekleri, yaprakları
Dahilen: Kuvvet verici, uyarıcı, ateş düşürücü, adet getirici, yarım baş ağrısında (migrende) faydalıdır.
Kullanılışı: 1 bardak suya, 4-10 gr çiçek konur. 5-10 dk kaynatılır, günde 2-3 bardak içilir.
Adet söktürmek için adetin başlamasından 3-4 gün önce kaynatılan suyundan günde 3-4 bardak içilir. Çok acı olduğundan balla tatlandırılmalıdır.
Migrende günde 2-3 adet taze yaprak ekmekle beraber yenilerek veya ezilerek balla yenilir tedaviye 1 ay kadar devam edilmelidir.
Taze bitki temini için 5-10 kök saksıda yetiştirilir. (Bu bitkinin taze yaprakları Avrupa ülkelerinde migrene karşı kullanılmaktadır).
Haricen Kullanılışı: Kaynatılan suyu haşerelere karsı kullanılır.
GÜNEŞ GÜLÜ – DROSERA ROTUNDİFOLİA
Diğer isimleri : Drosera, Sinek Kapan, Çiğ Otu
Kullanılan Kısımları : Yer üstü kısımlarının tamamı
Toplama Zamanı: Haziran-Eylül
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Spazm çözücü olarak boğmacada, ispazmolu öksürükte, astım, bronşitli nezlede ve benzeri rahatsızlıklarda faydalıdır, hıçkırığı geçirir, idrar artırıcı, terletici ve yatıştırıcı etkileri vardır.
Kullanılışı: 1 bardak kaynar suya, yarım tatlı kaşığı ince doğranmış bitki konur soğuyunca süzülür, 1 günde tüketilir. Doz aşımı zehirlenme yapar.
Haricen Kullanılışı: Taze bitki ezilir veya suyu çıkarılır nasır veya siğilde kullanılır.
Merhem haline getirilir, arpacık ve çıbanlara sürülürse faydalı olur.
Kullanılan Kısımları : Çiçekleri, yaprakları
Dahilen: Kuvvet verici, uyarıcı, ateş düşürücü, adet getirici, yarım baş ağrısında (migrende) faydalıdır.
Kullanılışı: 1 bardak suya, 4-10 gr çiçek konur. 5-10 dk kaynatılır, günde 2-3 bardak içilir.

Migrende günde 2-3 adet taze yaprak ekmekle beraber yenilerek veya ezilerek balla yenilir tedaviye 1 ay kadar devam edilmelidir.
Taze bitki temini için 5-10 kök saksıda yetiştirilir. (Bu bitkinin taze yaprakları Avrupa ülkelerinde migrene karşı kullanılmaktadır).
Haricen Kullanılışı: Kaynatılan suyu haşerelere karsı kullanılır.

Diğer isimleri : Drosera, Sinek Kapan, Çiğ Otu
Kullanılan Kısımları : Yer üstü kısımlarının tamamı
Toplama Zamanı: Haziran-Eylül
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Spazm çözücü olarak boğmacada, ispazmolu öksürükte, astım, bronşitli nezlede ve benzeri rahatsızlıklarda faydalıdır, hıçkırığı geçirir, idrar artırıcı, terletici ve yatıştırıcı etkileri vardır.
Kullanılışı: 1 bardak kaynar suya, yarım tatlı kaşığı ince doğranmış bitki konur soğuyunca süzülür, 1 günde tüketilir. Doz aşımı zehirlenme yapar.
Haricen Kullanılışı: Taze bitki ezilir veya suyu çıkarılır nasır veya siğilde kullanılır.
Merhem haline getirilir, arpacık ve çıbanlara sürülürse faydalı olur.
Kavun Faydaları
kavun, kavunun faydaları yararları zararları kullanımı nelere iyi gelir » tedavisi, belirtileri, Hakkında Bilgi, Nedir
Kavun, içerdiği B vitamini, iyot ve brom sayesinde son derece faydalı bir besindir.
Kavunun faydaları
• Kavun sinir sistemini kuvvetlendirerek, kişiler üzerinde sakinleştirici etkiye sahiptir
• Kansızlık hastalığı yasayan kişiler günde iki dilim kavun yerlerse kansızlık sorunları yok olur
• Cilldi kuru olan kişiler kavun tükettikleri takdirde ciltlerinde kuruluk yok zamanla yok olacaktır. Böylece cilt üzerindeki cilt kuruluğundan kaynaklanan cilt kırışıklıkları, cilt yaşlanmaları engellenmiş oluyor
• Böbrek taşı ve böbrek kumu olan kişiler kavun sayesinde acı çekmeden böbrek taşı ve böbrek kumlarını dökerler
• Kavun içerdiği vitaminler sayesinde kanser türlerine karsı bedeni korur
• Kabızlığa faydalı olan besinler arasında en faydalı besinlerden biri de kavundur
• Yanık acılarına kavun konulduğu takdirde yanık acını hafifletici özelliği vardır
• Bağırsakları yumuşatıcı etkisi olan kavun aynı zamanda iyi bir bağırsak temizleyicisidir
• Kanı temizleyici özelliği olan kavun, kandaki zehri temizler
• Kavun aynı zamanda romatizma ağrılarını hafifletici özelliğe sahiptir
• Göz nezlesine karsı günde birkaç dilim kavun iyi gelir.
Kavun, içerdiği B vitamini, iyot ve brom sayesinde son derece faydalı bir besindir.
Kavunun faydaları
• Kavun sinir sistemini kuvvetlendirerek, kişiler üzerinde sakinleştirici etkiye sahiptir
• Kansızlık hastalığı yasayan kişiler günde iki dilim kavun yerlerse kansızlık sorunları yok olur

• Böbrek taşı ve böbrek kumu olan kişiler kavun sayesinde acı çekmeden böbrek taşı ve böbrek kumlarını dökerler
• Kavun içerdiği vitaminler sayesinde kanser türlerine karsı bedeni korur
• Kabızlığa faydalı olan besinler arasında en faydalı besinlerden biri de kavundur
• Yanık acılarına kavun konulduğu takdirde yanık acını hafifletici özelliği vardır
• Bağırsakları yumuşatıcı etkisi olan kavun aynı zamanda iyi bir bağırsak temizleyicisidir
• Kanı temizleyici özelliği olan kavun, kandaki zehri temizler
• Kavun aynı zamanda romatizma ağrılarını hafifletici özelliğe sahiptir
• Göz nezlesine karsı günde birkaç dilim kavun iyi gelir.
Etiketler:
Gesundheit,
health,
K ile Başlayan Şifalı Bitkiler,
Kavun Faydaları,
la santé,
Şifalı Bitkiler,
здоровье
2 Kasım 2013 Cumartesi
EPİLEPSİ (SARA) BİTKİLERLE TEDAVİ
Epilepsi Hastalığı bitkilerle geçer mi?
Epilepsi (sar'a), tekrarlayan kronik (herhangi bir uyarı olmaksızın) havale episodları ile karakterize bir nörolojik durumdur. Beynin normalde çalışması ile ilgili elektriğin aşırı ve kontrolsüz yayılımı sonucu oluşur. Sıklıkla geçici bilinç kaybına neden olur...
EPİLEPSİ (SARA)
Epilepsi (sar'a), tekrarlayan kronik (herhangi bir uyarı olmaksızın) havale episodları ile karakterize bir nörolojik durumdur. Beynin normalde çalışması ile ilgili elektriğin aşırı ve kontrolsüz yayılımı sonucu oluşur. Sıklıkla geçici bilinç kaybına neden olur.
Epilepsi nöbetleri farklı şekillerde ortaya çıkar. Bazı nöbetlerden önce bir korku hissi gibi olağandışı algılamalar ortaya çıkarken, bazı nöbetlerde kişi yere düşebilir, bazen ağzı köpürebilir..
Epilepsi hastasının dikkat etmesi gereken noktalar
Düzenli ve dengeli beslenmelidir. Açlık kesinlikle olmamalıdır.
Uzun süreli vücut hareketlerini azaltıcı aktivitelerle ilgilenmemelidir.
Alkollü,asitli,kafeinli içeceklerden uzak durmalıdır.
Aşırı derece yorulmamaya özen göstermelidir.
Uykusuz kalmamalıdır.
Motorlu araç kullanımı,yüzme gibi faaliyetlerde bulunmamalıdır. (Yüzme bir kişi denetiminde olabilir.)
İlaçlar düzenli olarak her gün aynı saatte alınmalıdır.
Sinir,stres,aşırı üzüntü, aşırı heyecan ve korkudan uzak durmalıdır.
Semptomik Epilepsi:
Tümör
İskemik lezyon: Beyne giden kan akımı azaldığında (iskemi), beyin dokusundaki besin maddeleri ve oksijen azalır. Bu da hücre hasarına ve epilepsi nöbetine yol açar.
Konjentinal malformasyon: Doğuştan gelen bozukluklar.
Gebelik döneminde annenin ilaç ve alkol alımı, bebeğin gelişimini etkileyecek mikrobik hastalıklar epilepsi nedeni olabilir.
Doğum sırasında oluşabilecek beyin zedelenmesi, kanaması, beynin oksijensiz kalması epilepsiye neden olabilir.
Doğum sonrası menenjit, beyin iltihabı gibi rahatsızlıklar epilepsiye neden olabilir.
Febril konvulziyon: Ateşe bağlı istem dışı şiddetli kasılmalar.
Enfeksiyon: Tüm vücudu etkileyen ya da şiddetli olan enfeksiyonlar Febril konvulziyon'a neden olabilir.
Troid hastalıkları: Troid bezi vücuttaki sıvı dengesinin kontrolünde önemli bir rol oynar. Sıvı dengesi ise Epilepsi eğilimini belirleyen bir faktördür. Genellikle troid sorununun tedavi edilmesiyle Epilepsi de düzelir.
Beslenme: Bazı insanlarda Epilepsi'nin nedeni olarak B6 vitamini eksikliği saptanmıştır.
İdiyopatik Epilepsi:
Genetik: Aileden gelen, mutasyona uğramış gen.
Epilepsi (sar'a), tekrarlayan kronik (herhangi bir uyarı olmaksızın) havale episodları ile karakterize bir nörolojik durumdur. Beynin normalde çalışması ile ilgili elektriğin aşırı ve kontrolsüz yayılımı sonucu oluşur. Sıklıkla geçici bilinç kaybına neden olur...
EPİLEPSİ (SARA)
Epilepsi (sar'a), tekrarlayan kronik (herhangi bir uyarı olmaksızın) havale episodları ile karakterize bir nörolojik durumdur. Beynin normalde çalışması ile ilgili elektriğin aşırı ve kontrolsüz yayılımı sonucu oluşur. Sıklıkla geçici bilinç kaybına neden olur.
Epilepsi nöbetleri farklı şekillerde ortaya çıkar. Bazı nöbetlerden önce bir korku hissi gibi olağandışı algılamalar ortaya çıkarken, bazı nöbetlerde kişi yere düşebilir, bazen ağzı köpürebilir..
Epilepsi hastasının dikkat etmesi gereken noktalar
Düzenli ve dengeli beslenmelidir. Açlık kesinlikle olmamalıdır.
Uzun süreli vücut hareketlerini azaltıcı aktivitelerle ilgilenmemelidir.
Alkollü,asitli,kafeinli içeceklerden uzak durmalıdır.
Aşırı derece yorulmamaya özen göstermelidir.
Uykusuz kalmamalıdır.
Motorlu araç kullanımı,yüzme gibi faaliyetlerde bulunmamalıdır. (Yüzme bir kişi denetiminde olabilir.)
İlaçlar düzenli olarak her gün aynı saatte alınmalıdır.
Sinir,stres,aşırı üzüntü, aşırı heyecan ve korkudan uzak durmalıdır.
Semptomik Epilepsi:
Tümör
İskemik lezyon: Beyne giden kan akımı azaldığında (iskemi), beyin dokusundaki besin maddeleri ve oksijen azalır. Bu da hücre hasarına ve epilepsi nöbetine yol açar.
Konjentinal malformasyon: Doğuştan gelen bozukluklar.
Gebelik döneminde annenin ilaç ve alkol alımı, bebeğin gelişimini etkileyecek mikrobik hastalıklar epilepsi nedeni olabilir.
Doğum sırasında oluşabilecek beyin zedelenmesi, kanaması, beynin oksijensiz kalması epilepsiye neden olabilir.
Doğum sonrası menenjit, beyin iltihabı gibi rahatsızlıklar epilepsiye neden olabilir.
Febril konvulziyon: Ateşe bağlı istem dışı şiddetli kasılmalar.
Enfeksiyon: Tüm vücudu etkileyen ya da şiddetli olan enfeksiyonlar Febril konvulziyon'a neden olabilir.
Troid hastalıkları: Troid bezi vücuttaki sıvı dengesinin kontrolünde önemli bir rol oynar. Sıvı dengesi ise Epilepsi eğilimini belirleyen bir faktördür. Genellikle troid sorununun tedavi edilmesiyle Epilepsi de düzelir.
Beslenme: Bazı insanlarda Epilepsi'nin nedeni olarak B6 vitamini eksikliği saptanmıştır.
İdiyopatik Epilepsi:
Genetik: Aileden gelen, mutasyona uğramış gen.
Etiketler:
BİTKİLERLE,
EPİLEPSİ,
Hastalıklar,
Sağlık,
Şifalı Bitkiler,
TEDAVİ
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)